Ingmar Bergman’ın 1973 yapımı “Scenes From A Marriage” filmi, yönetmenin filmografisinde insan davranışlarını bir filozof tadında kurguladığı filmlerinden biri daha olarak öne çıkıyor. Filmde; evliliğinin kusursuz gittiğine inanan kadının, kocasının kendisini aldatmasını, bizzat ondan dinlediğinde, şok geçirmesi üzerine asla ayrılmak istememesi ve daha sonra seviyesiz bir savaşımın içerisine sürüklenmesi konu ediliyor.
Filmde kadın, kocasına sürekli aşık ve dengesiz tavırlar içerisinde. Ingmar Bergman filmde kocasından ayrılmak istemeyen kadının, günlük sıradanlığını bozmaktan korktuğunu ve terkedilme sonrası adaptasyon sorununu ve cesaretsizliğini iyi işliyor.
Ingmar Bergman‘ın kadın karakterinin filmde ruhsal durumu öyle zayıf ki, yaşadığı sıradanlığın içinde kocasına koşulsuz güven duyarak hiçbir şeyi farketmiyor ve bu sıradanlığı gururunu ayaklar altına alsa da bozmak istemiyor. Hayatını hiçbir zaman kendi çizmediği gibi, edilgen bir evlilik sürdürüyor ve değişime de dolayısıyla asla yanaşmıyor. Hayata korkak bir serzenişi var ve kadın günlük sıradanlığın arasında aslında kendi insanlığına da karşı gizli bir içgüdü geliştiriyor.
Yönetmen, erkek karakterin terk etmek için takındığı umursamaz tavırla ahlak anlayışını sorguluyor. Çevreden gelecek tepkiler, karısının üzülmesi, çocukların tüm bunlardan etkilenmesi genç sevgilisiyle yaşacağı zamanları düşündüğünde komik geliyor ve harekete geçtiğindeyse vicdanını boşaltıyor. Ingmar Bergman, erkeğin bu düşüncesiyle insanoğlunun varoluşsal toplum tepkisi korkusunu çok güzel irdelemiş.
Film neredeyse 2 buçuk saat aralıksız diyaloglu olarak sürüyor . Özellikle, kadın-erkek egosunun sınandığı diyalogların güçlülüğü filme ayrı bir tat katıyor. Ingmar Bergman’ın kadını da erkeği de aslında varoluşsal bir sıkıntı içinde. Hatta bu kendini keşfetme arzusu, ikisini de bazen kusursuz bir bencillik ve cinsellik dürtüsüne yönlendiriyor. Filmde, ilişki boyutu hem ruhsal bir özgürlük kavramı hem de bir kişiye ömür boyu sadık kalma biçiminde çelişkili bir yer buluyor. Yönetmen, bu tavırları göstererek aslında bazı ilişkilerin sadece cinsel dürtüler üzerinden mi yürüdüğü sorusunu soruyor.
Filmin öne çıkan yanı ise, tam bir duygu çeşitliliği içerisinde olması. Yönetmen bu şekilde her duyguyu barındıran, enfes bir kadın erkek panoraması yapmış. Kin, nefret, alçaklık, utanma, sevgi, şefkat, kıskançlık, küçümseme duyguları tamamıyla filmde yerini bulmuş ve ‘‘bir ilişki de bunların hepsi mümkün mü?’’ sorusunu seyirciye sormuş.
Türkçe ismiyle “Bir Evlilikten Sahneler” filminde Ingmar Bergman, modern toplumun kadın erkek ilişkilerinin aslında ilkel toplumlarla karşılaştırıldığında sosyalleşmeyi ortadan kaldırdığınız zaman, sadece cinselliğin devam ettirdiği ilişkiler olarak görüyor ve ‘ruhları boş ve duygusuz insanlar olarak yaşarsınız’ mesajını veriyor. Bu açıdan, film, sinema tarihinde kadın-erkek ilişkisi üzerine samimi ve gerçekçi bir çalışma olarak kesinlikle izlenmesi gereken bir yapıt.
Yiğit KAHRAMAN
yigit-kahraman@hotmail.com