Köpek Dişi kendi başının dikine giden bir aile draması; baskıcı ve sık sık da usulca rahatsız edici. Ev yaşantısının geleneksel fikirlerini ve normal sürecini fiilen yıkmış izole bir ailenin üzerinden aile içi ilişkilere bakan filmde dünyevi şeyler sık sık rahatsız edici bir düzeye çıkıyor. Bir anne ve baba, ikisi kız biri oğlan üç yetişkin çocukla beraber çevreden izole edilmiş geniş bir evde yaşamaktadır. Oğluyla düzenli cinsel ilişkiye girme sırrı açığa çıkan Christina’nın cinsel tatmin karşısında çocuklarına ödül vermeye başlaması ailede tahribat yaratmaya başlar.
Yönetmen Giorgos Lanthimos geleneksel aile rollerini aynı anda hem destekliyor hem de yıkıyor. “Köpek Dişi”nde baba yine evin reisidir, çocuklarını ayrım gözetmeksizin eğitmekte ve cezalandırmaktadır. Ancak onun derslerinde tüm kurallar değiştiği için kendinizi “Alice Harikalar Diyarında”da gibi hissedersiniz. Ailenin geçimini sağlayan ve karısıyla çocuklarını dış dünyadan korumak için araziyi terk eden tek kişi de yine ailenin babasıdır. (Yarattıkları dünyadan daha rahatsız edici bir şey düşünmek zordur)
Aile beraber yer içer ve ebeveynlerinin yıldönümünü kutlar, büyükler ve çocuklar neredeyse sürekli rekabete dayalı oyunlar oynar. Fakat ailenin akşam yemeklerinde garip, dogmatik öğretiler verilir ve hem yıldönümü partileri hem de oyunlar sırasında çocukların sergilediği davranışlar kendi yaşlarının çok altında görünürken izleyicide gerçeküstü bir his uyandırır. Belki de normallikten sapılan en ayırt edici nokta, ailenin bazen enseste de varan hiçbir cinsel sınırı bulunmayışıdır. Filmde geleneksel aile yapısı kesinlikle mevcuttur ama genç çocuklar yetişkinlerle, “baba en iyisini bilir” mantığı da deli öğretilerle yer değiştirmiş ve cinsel kurallar ortadan kaldırılmıştır.
Rol yapma filmde önemli bir yer tutmaktadır, en belirgin olarak da yetişkin çocuklarda göze çarpmaktadır. Partnerlerin hiçbir zevk almadıklarını belli ettikleri (filmin geneline hakim) cinsel içerikli sahnelerde olduğu gibi karakterler genellikle sadece hareket ederler ve bu durum da bize, insanların farazi senaryolar içinde hissiz ve tuhaf bir şekilde dolandıkları sessiz bir film duygusunu vermektedir.
Hem aileye hem de aile ilişkilerine odaklanan film boyunca işlenen entelektüel bir “ya olursa” duygusu bulunmaktadır (Lanthimos basına verdiği notlarda filmin “geleceğin ailesine dair tahmin yürütmekten doğduğu”na işaret etmiştir). Parçalanmış bir aileye yapılan dini, rahatsız edici ve epeyce ayrıksı bir bakış filme anlamlı bir ödül kazandırmış ve “Köpek Dişi” Cannes’da bu seneki “Belirli Bir Bakış” ödülünü almıştır.
Sinemanın geleneksel kurallarını yıkma yeteneğindeki Fransız Yeni Dalgası’na çok benzer bir biçimde “Köpek Dişi” aile kurumunu parçalıyor. Sevimli karakterler, bariz bir neden-sonuç ilişkisi ve eylemlerin ardındaki motivasyonları anlamak isteyenler için bu film son derece sinir bozucu olabilecekken geleneksel anlatı söylemlerine bağlı kalmaktan ziyade toplumsal normlarla oynayan bir film arayanlar için “Köpek Dişi” güçlü bir tercih olacaktır.
Moving Pictures Magazine
Çeviri: Kamil Akdoğan