Ana sayfa Haber Altyazı’nın Eylül Sayısı Çıktı

Altyazı’nın Eylül Sayısı Çıktı

779
0



Woody Allen hayat ve sanat hakkındaki tefekkürüne, Londra ve Barselona’dan sonra şimdi de Paris’te devam ediyor. Owen Wilson’ı Paris’in sokaklarında ve tarihinde gezdiren filmini, Altyazı dergisi Eylül sayısının kapağına taşıyor. Açılışını yaptığı Cannes Film Festivali’nde de övgülerle karşılanan Paris’te Gece Yarısı ile ilgili ilk değerlendirme Altyazı’da.

Rıza ve Pus filmleriyle başlayan ‘Ölüm Üçlemesi’, İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale kazanan Saç ile sona eriyor. Altyazı yazarları, Tayfun Pirselimoğlu’nun üçlemesini kentin çeperlerindeki bireylerin yaşadığı yabancılaşmayı gözler önüne seren yapıtlar olarak ele alıyor.

Absürd mizah anlayışıyla kısa zamanda fenomene dönüşen Leyla ile Mecnun’un ikinci sezonu başladı. Altyazı, “TV dünyasında bir istisna” olarak gördüğü diziyi sayfalarına taşıyor. Erkeklik hallerinden büyüme sancılarına, sinemasal konvansiyonlardan televizyon klişelerine, önüne gelenle dalgasını geçen dizinin ruhu, dünyası ve karakterleri mercek altında.

Değerli tarihçi Cemal Kafadar, Süleymaniye’de Haliç manzaralı bir “kahvehane”de Altyazı’nın ‘İzliyorum’ köşesine konuk oldu. Filmlerden yola çıkarak 60’ların İstanbul’uyla başlayan sohbet, “bir Post-Tayyip distopyası” olarak Reha Erdem’in Kars’ına kadar uzandı. “Tarihin bir ders ağırlığındaki tortusu” bu söyleşide ortadan kalkıyor ve sinemanın zamanı “kamera öncesi”ne kadar genişliyor.

Derginin eleştiri sayfalarında ise, Maymunlar Cehennemi: Başlangıç, Üç, Harry Potter ve Ölüm Yadigârları: Bölüm 2, İmkânsızın Şarkısı, Akılalmaz, Yağmuru Bile ve Aşırıcılar filmleriyle ilgili yazılara yer veriliyor.

Önceki makaleThe Nine Muses
Sonraki makale1001 Belgesel Film Festivali’nin Programı Belli Oldu
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here