1984 yılındaki Antalya Film Festivali’nde jüri başkanlığı yapan Türk sinemasının kurucu yönetmenlerinden Ömer Lütfi Akad’ın ödül töreninin ardından Alim Şerif Onaran’a verdiği röportajı yayınlıyoruz. Bu röportaj ilk kez Gelişim Sinema dergisin 2. sayısında yayımlanmıştır.
Alim Şerif Onaran: İsterseniz şimdi birinci olan Bir Yudum Sevgi üzerine konuşalım. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu filmi?
Ömer Lütfi Akad: Atıf Yılmaz her zamanki tatlı üslubuyla üstünkörü bir konuyu nefis bir şekilde anlatmış. Nefis bir şekerleme. Bir kıvrak anlatım. Yıldız Kenter Hanım’ın dediği gibi, böyle pembeli, beyazlı şekerlemeler var ya, onlar gibi. Atıf’ın zaten üslubu bu. Her zaman bayılırım.
Bu filmi seçmeniz oybirliği ile mi oldu?
Hemen hemen.
Yani on kişinin onu da oy verdi mi?
Hayır, iki kişi başka filme oy verdi.
Filmin kadın oyuncusu nasıldı?
En İyi Kadın Oyuncu tartışıldı. Ama kimleri tartıştığımızı söylemeyeceğim. Ancak Hale’nin canlandırdığı tipi çok iyi tanıyorum. O insanlar Mecidiyeköy’de oturduğumuz zaman bizim evin önünden geçerlerdi. Bunların içinde evlere çalışmaya gidenler de vardı.
Yani Hale Soygazi o kişiliği başarılı bir şekilde canlandırmış mı?
O kadar olur yani.
Yani gerçekteki gibi.
Evet… Bize Kezban adlı böyle bir hizmetçi gelirdi. Kalın kemikli ve nefis bir yüze sahipti. Bembeyaz bir ten, çok güzel bir yüz. Ama yıpranmış. Kaç tane çocuk doğurmuş kim bilir. Kaç tane düşük yapmış bilinmez. Ama besbelli ki, şahane bir kadınmış.
Atıf Yılmaz’ın sineması hakkındaki görüşleriniz?
Atıf’ın tatlı bir mizahı vardır. Öteden beri bu mizah anlayışı görülür. Yani Atıf ağzından sigarası, bıyık altından gülen bir adamdır. O gülüşü, o tatlılığı hafifliği olaylara bakışını dile getirir. Atıf’ın Ah Güzel İstanbul filmini Akademi’de ayakta seyrediyordum. Filmi seyrederken kendi kendime dedim ki, benim yerime bir yabancı olsaydı, Türkiye’de sinema var derdi muhakkak.
İkinci seçilen film hakkında görüşleriniz?
Bu filmde hiçbir şey anlatmadan, yalnız üslubuyla sinema yapılmış. Bu filme hemen gönlümüz kaydı. İkincilik oy çokluğu ile bu filme verildi.
Ya Bilge Olgaç’ın filmi?
Bilge çok yürekli bir kadın. Son derece ilginç konuları çarpıcı bir şekilde işlemesini biliyor.
Pehlivan filmi hakkında görüşleriniz?
Senaryo kusurlu değil. Çok iyi bir konu ele alınmış. Senaryo gerçekleştirilirken bazı sakatlıklara uğramış galiba. Bana kalırsa Pehlivan şaheser olmanın yanından sıyrılarak geçmiş bir film.
Bu filmin aksaklıkları neresinde?
Bazı duyarlı noktalar sanıyorum senaryoda var ama, gerçekleştirme sırasında ihmal edilmiş ve üzerinde durulmamış. Özellikle bu nokta filmin sonunda kendini belli ediyor. Pehlivan’ın yıkılışı, dünyasının yok oluşu seyirciye pek verilemiyor. Pehlivan’ın duyduğu acıyı biz pek duymadık. Eğer duymuş olsaydık, film işte o zaman şaheser olurdu.
Kaşık Düşmanı?
Bu filmde çok güzel tema seçilmiş. Olmuş bir olay, büyük bir yürekle ele alınmış. Özellikle Halil Ergün çok iyiydi. Bunu ayrıca belirtmek isterim.
Ertem Eğilmez’in filmi nasıldı?
Doğrusu bu film bana ilginç gelmedi. Komedinin tarifi vardır. La raison de l’absurd yani saçmanın mantığı. Yani bir şey ne kadar saçma olursa olsun, o saçmanın kuralları içinde kendine göre bir mantığı vardır. İşte o mantık bakımından bu film saçma olarak kabul edilebilir.
Firar için söyleyecekleriniz?
Ustaca bir çalışma; çekim iyi, kurgu iyi.
Osman Seden’in filmi hakkındaki görüşleriniz?
Osman’ın alışılagelmiş güzel bir anlatım tekniği vardır. O kadar ama…