18. Adana Altın Koza Film Festivali’nin sonlarına yaklaştıkça merakla beklenen Türk filmlerinin gösterimleri de birer birer gerçekleşiyor. Çarşamba akşamı Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filminden sonra, dün de Özcan Alper’in Gelecek Uzun Sürer filmi gösterildi. Kısaca festivaldeki Türk filmlerine bakalım.
Nuri Bilge Ceylan son filminde diğer filmlerinden farklı olarak daha fazla diyaloğa, mizaha ve sürükleyici bir anlatıma yöneliyor. Yönetmenin meşhur taşra üçlemesindeki minimal sinema dili, bu sefer ana akım sinemaya daha yakın bir yerde duruyor. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleriyle birlikte yönetmen klasik bir öykü dili üzerinden gidiyor. Üç saatlik süresine rağmen herkesin rahatça izleyebileceği bir film çeken yönetmen, bu filmle birlikte kemikleşmiş seyirci kitlesini şaşırtacağa benziyor. Gişe konusunda da filmin en “başarılı” Nuri Bilge Ceylan filmi olması kuvvetle muhtemel. Umarız Nuri Bilge Ceylan’ı “sanat filmi” klişesiyle değerlendiren önyargılı bakış açısı bu film için de işlemez.
Filmle ilgili geniş bir eleştiri yazısı için burayı tıklayabilirsiniz.
Yaklaşık otuz yıldır Doğu ve Güneydoğu’da süren çatışmalara bir annenin gözünden bakan Kadife filmi, oğlunu savaşta kaybettikten sonra torununu dağdan indirmeye çalışan bir kadının dramını anlatıyor. Savaşın nedenlerine, tarafların söylemlerine ve çatışmaların boyutuna değinmeden, sıradan insan hikâyelerine yönelen film, slogancı ve ajite bir anlatıma kaçmadan derdini anlatıyor. Gerek konusu gerekse de durduğu yer açısından film olumlu olsa da, sinema anlamında Kadife’de hiçbir şey yok. Her gün dinlediğimiz, okuduğumuz ve izlediğimiz insan hikâyelerinden biri anlatılıyor; ama öykü beyazperdeye yansırken herhangi bir sinematografik uğraş içerisine girilmiyor. Bu da doğal olarak, filmi sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirip mesajlarını paylaşsak da, sinemasal olarak bir yere oturtmamızı engelliyor. Kadife iyi bir film değil, sinema olarak herhangi bir şey vaat etmiyor izleyicisine ama hikâye ve mesajıyla da arkasında durulması ve desteklenmesi gereken bir proje.
Özcan Alper ilk filmi Sonbahar’da neyi nasıl anlatacağını iyi bilen, olgun bir sinema dili olan ve gelecek vaat eden bir yönetmen profili çizmişti. Gerek politik meselesini sinemanın bütün imkânlarından güç alarak görsel bir dil üzerinden aktaran, gerekse de herkesin rahatça izleyebileceği ve bir bağ kurabileceği bir dramatik yapı kuran Alper, son filminde ise bunların tamamen tersi istikamette ilerliyor. Kadife’de olduğu gibi Gelecek Uzun Sürer’de de anlatılan Türkiye’nin karanlıkta kalan son otuz yıllık dönemi, faili meçhul cinayetler, kayıplar ve yıkılıp dağılan yuvalar… Fakat yönetmen filmin bir noktasından sonra, bu zorlu meseleyi daha da çetrefilli bir hâle getirerek dünyanın son yüzyılını anlatmaya koyuluyor. Üstelik hiçbir analiz olmadan, derin bir çözümlemeye ve anlatıma girişmeden bunu filmler, kitaplar, şiirler ve posterler üzerinden yapmaya çalışıyor. Hâliyle de ortaya Sinan Çetin’in Kâğıt filminin sonundaki slayt şov gibi resimler eşliğinde geçen bir dünya panoraması çıkıyor. Özcan Alper’in politik bilinci, entelektüel donanımı ve iyi niyeti her zaman için alkışlanacak ve arkasında durulacak şeyler, ama maalesef sinema böyle bir şey değil: Politik sinema, Yeni Dalga’daki gibi anıştırma yöntemiyle yapılacak bir göndermeler bombardımanından çok ayakları yere sağlam basan ve hedefini iyi saptamış bilinçli bir yönetim gerektiriyor. Umarız Özcan Alper bundan sonraki filmlerinde daha sade ve bilinçli bir anlatıma yönelir. Sonbahar’ın “gelecek vaat eden” yönetmeni olarak, Alper’i daha iyi filmlerle anmak ve desteklemek isteriz.
İsa Yıldız ve Murat Onbul’un yönetmenliğini yaptığı Memleket Meselesi, emekliliğine kısa süre kalan bir öğretmenin karıştığı kaza sonrasında bir polis memurundan tokat yemesi sonrasında gelişen olayları konu alıyor. Mobese kamerasındaki kayıtların polis tarafından “karartılması”ndan sonra yediği tokadın hesabını soramayan öğretmenin iktidar karşısındaki âcizliği ve öğretmenin nezdinde pek çoklarına atılan ve hesapsız kalan tokatların ağırlığı, filmin politik altmetnini oluşturuyor. Filmde yönetmenler mizahı çok yerinde kullanarak, iktidara ait –başta büstler ve heykeller olmak üzere- bütün simgesel araçların altını oyuyor ve bunların ardında yatan “saçmalığı” ortaya çıkarıyor. Bireylerin iktidar karşısında sindirilmesini absürd bir komediyle aktaran Memleket Meselesi, yılın başarılı yapımlarından biri.