Finli Aki Kaurismaki’nin senaryosunu yazdığı, yönettiği, yapımcılığını üstlendiği ve montajını da yaptığı film Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yaşayan bir çiftin işlerini kaybetmeleri ve yeni iş aramaları üzerine kurulu. Bir tramvay şoförü olan Lauri tramvay hatlarının azaltılması sebebiyle, bir restoranda baş garson olarak çalışan Ilona da işlerin bozulması sonucu restoranın bir zincire satılmasıyla işsiz kalırlar. Ilona ve Lauri bu zor zamanda birbirlerine destek olmaya devam ederler ve ilişkileri önceleri biraz bozulsa da güçlü bir biçimde devam eder. Kendileri dışında olan gelişmeler (tramvaylar yerine insanların arabalarını kullanması gibi sosyal değişimler sonucu) yüzünden işlerini kaybeden bu insanlara yönetmen sevecenlik ve sempatiyle yaklaşırken onları (özellikle Ilona karakterini) güçlü ve zorluklar karşısında yılmadan mücadele eden ve sonunda istediklerini gerçekleştiren karakterler olarak yaratmış. Özellikle İskandinav ülkelerindeki kadınların problem çözücülüğünün bir örneğine filmin başındaki alkolik aşçı sahnesinde rastlıyoruz. Restoranın mutfağında bir elinde içki şişesi diğerinde mutfak bıçağını etrafa tehditkar biçimde sallayan aşçıya sadece Ilona doğru biçimde müdahale ederek durumu düzeltiyor.
Görsel anlamda, yönetmenin kendine özgü canlı renkleri ve ışığı etkili kullanmasıyla İskandinavya’nın meşhur kasvetini kırmayı başarması övgüye değer. İç mekanların renklendirilme ve dekorun yerleştirilme biçimi Kaurismaki’nin özgün sinema dilini yaratmasında büyük pay sahibi. Ortaya çıkan film belki bir başyapıt değil ama Kaurismaki’nin kendisinin de söylediği üzere geçtiği dönemi belgeleyen görsel bir doküman.
Umut Hanioğlu
umutable@gmail.com