Sinema tarihi boyunca pek çok klasiğe imza atmış, kanonun önemli bir parçası haline gelmiş baştacı ettiğimiz ve neredeyse taptığımız değerli yönetmenlerin birbirleriyle ilgili yaptıkları yorumlar her zaman ilgi çekici olmuştur. Örneğin bir Bergman acaba Godard ve sineması hakkında ne düşünüyor, Truffaut, Antonioni ile ilgili ne demiş… Bu ve benzeri sorular her zaman bir merak unsurudur. İşin ilginç yanı ise, sinema tarihinin her biri mihenk taşını teşkil eden bu yönetmenlerin birbirleri hakkında pek olumlu düşünceleri olmamasıdır. Neden mi böyle söylüyorum, buyrun aşağıda birbirinden ilginç yönetmen dedikodularına hep beraber bir göz gezdirelim.
Francois Truffaut’dan Michelangelo Antonioni’ye:
“Antonioni hakkında hiçbir güzel bir şey söyleyemeyeceğim tek önemli yönetmen. Beni sıkıyor; çünkü her zaman ciddi ve espri anlayışı hiç yok.”
Ingmar Bergman’dan Michelangelo Antonioni’ye:
“Fellini, Kurosawa ve Bunuel, Tarkovski ile aynı çizgide ilerliyor gibi görünüyor. Ancak Antonioni’nin kendi can sıkıcılığı sebebiyle süresi dolalı çok oldu.”
Ingmar Berman’dan Orson Welles’a:
“Benim gözümde sadece muzip biri; çünkü boş, ölü ve hiçbir ilgi çekici yanı yok. ‘Citizen Kane’ ile eleştirmenlerin sevgilisi oldu ve sıkıcılıkta sınır tanımadı. Her şeyin üzerinde, gösterilen performansın hiçbir değeri yoktu. Buna rağmen, bu filmin gördüğü saygıya hâlâ inanamıyorum.”
Ingmar Bergman’dan Jean-Luc Godard’a:
“Onun filmlerinden hiçbir şey anlamıyorum. Sürekli bir sahte entelektüellik söz konusu. Sinematografik olarak hiçbir ilginç yanı yok ve son derece sıkıcı. Hayatımda böyle sıkıcı adam görmedim. Sanki filmlerini eleştirilmek için yapıyor.”
Orson Welles’tan Jean-Luc Godard’a:
“Yönetmen olarak sinemaya katkısı belli; ancak benden onu bir düşünür olarak ciddiye almamı beklemeyin. Verdiği mesajlar toplu iğne başı kadar etmez.”
Werner Herzog’tan Jean-Luc Godard’a:
“İyi bir kung-fu filmi ile kıyaslandığında Godard’ın filmleri sahte entel parası gibi geliyor.”
Jean-Luc Godard’dan Quentin Tarantino’ya:
“Tarantino, prodüksiyon şirketine benim filmimin adını verdi ama keşke onun yerine para verseydi.”
Jacques Rivette’ten Stanley Kubrick’e:
“Kubrick bir makina, mutant ya da Marslı olmalı. Bu adamın hiçbir insani duygusu yok. 2001’de olduğu gibi bir makina diğer makinaları filme aldığında komik işler ortaya çıkıyor.”
Kevin Smith’ten Paul Thomas Anderson’a:
“Onun Magnolia’sını bir daha asla izlemem; ama ibret olsun diye saklarım. Çünkü bu film bir karakterde ya da çalışmada davul gibi şişmiş megolomanlığın bulunmasının ne kadar kötü bir özellik olduğunu çok güzel ortaya koyuyor.”