Filmlerini tek tek ele almadan önce, yönetmenin tarzına değinecek olursak, daha sonraki üç filminde de benzer temalar ve teknikler dikkatimizi çeker. Öncelikle Kári’nin, mevcut sistemle ilgili sıkıntıları olan ana karakterleri, toplumsal rol ve davranış kalıplarının dışında ya da modern insanın yüklenmek zorunda kaldığı pek çok şeyden bağımsız hayatlar yaşayan “yabancılaşmış” diye de adlandırabileceğimiz bireylerdir. Aidiyet kavramı, modern insanın yüz yüze olduğu sorunlar, yabancılaşma, otorite ve bürokrasinin ezici kurallarının insana olan etkisi sorguladığı konular arasındadır. Karakterlerinde kadın-erkek kimlikleri baskın değildir ve klişe davranışlara ters hareket ederler. Anlattığı hikâyeler trajik dahi olsa, asla duygu sömürüsüne girmeden olayı kendine has mizahıyla yumuşatır. Diyaloglar çok eğlenceli ve zekicedir. Işık ve renkler hikâyeyi destekler nitelikte başarıyla kullanılır. Fransızca, Danca, Almanca, İngilizce, Faroe aksanı (Foroyar dili) ve İzlandaca bilen yönetmenin uzun metrajlı filmleri de sırasıyla İzlandaca, Danca ve İngilizce dillerinde çekilmiştir. Filmlerinin müziği kendisinin de elemanı olduğu Slowblow adlı müzik grubuna aittir. 90’larda kurulan İzlandalı Slowblow grubunun dört stüdyo albümü vardır. Müziğin kendisi için çok önemli olduğunu söyleyen Kari; müzik yapmanın onun için bir terapi olduğunu belirtir.
İlk uzun metrajlı filmi Nói albínói (Buzdan Hayaller, 2003), İzlanda’nın kuzeyinde küçük bir kentte yaşayan Nói adında bir albinonun hikâyesidir. Kári uzun yıllardır kafasında olan, karikatür ya da kısa hikâye olarak tasarlamayı düşündüğü karakterin hikâyelerini sinema eğitimi almasıyla filmleştirmiş ve film, yönetmene yine pek çok ödül getirerek uluslararası başarı kazandırmıştır. Ana karakter Nói, toplumda üzerine düşen rolleri yerine getirmeye çalışan bir ahalinin arasında uyumsuzluğu ile dikkat çeken, aslında sadece kendi olmaya çalışan bir “yabancı”dır. Küçük, dağlarla ve okyanusla çevrili yaşadığı kent Nói’nin tek başınalığını ve sıkışmışlığını; “kar ve buz”, insanlarla arasındaki donmuş iletişimi yansıtır. Filmin atmosferine egemen olan renk, mavi ağırlıklı pastel renklerdir. Nói’nin istediği tek şey olan uzakta ve sıcak bir yere gitme arzusu da “viewmaster” aletinden izlediği sıcak ülke görüntüleriyle, filmde çeşitli defalar karşımıza çıkan “palmiye ağacı”yla ve filmin atmosferine zıt Hawai müziği tınılarıyla temsil edilir. Müzisyen olmayı istemiş ama bunu başaramamış taksi şoförü bir babası olan 17 yaşındaki Nói babaannesiyle yaşar.“Sözde” disiplinsiz davranışları nedeniyle okuldan atılan Nói’nin huzur bulduğu tek yer babaannesinin evinin altındaki bir sığınaktır. Onun aidiyetsizliğinin simgesi olan sığınak, çığ düşmesi sonucu tanıdığı herkes öldüğünde de onun kurtarıcısı olur. İyimser bakış açısından ödün vermeyen Kári, filmi Nói’nin hayali olan sıcak bir ülke görüntüsüyle noktalayarak ona aradığı çıkışı sunar.
Tutunamayanlar (Voksne mennesker, 2005) Kári’nin senaryosunu Rune Schjøtt ile yazıp Danimarka’da çektiği filmidir. Film graffiti sanatçısı, bürokrasiyle başı dertte olan ama bunu hiç önemsemeyen disleksi (bir çeşit öğrenme bozukluğu) hastası Daniel’i anlatır. Modern zamanın yüklediği sorumlulukların dışında, düzenli bir geliri olmayan, evsiz kaldığında küçük arabasında uyuyan Daniel, daha sonra kendisi gibi sorumlulukları takmayan bir kız olan Franc’la tanışır. Franc aslında onun “Büyükbaba” lakaplı arkadaşının hoşlandığı kızdır. Büyükbaba da ısrarla sisteme ayak uydurmaya çalışan ama başarısız olan bir gençtir. Nostaljik bir hava yaratıp 60’lara da gönderme yapmak istediği için siyah-beyaz çekilen filmde beş saniyelik renkli bir sahne vardır: Daniel’in uyuyan Franc’a bakışı. “Aşk”a ithaf edilen bu sahneyle Kári, hem aşka olan inancını anlatıyor hem de 60’lı yıllara selam gönderiyor. Filmde, yaptığı graffitiden dolayı polisin gözaltına almasıyla Daniel yargıç önüne çıkarılır. Sonra otorite, düzen ve disiplin temsili bu yargıca odaklanır kamera. Adamın sahibini beklediği bir oyuncak mağazasında sıkıldığı için bir oyuncağı çalıp kameraya el salladığı, ailesini bırakıp otel odasında hayatını sorguladığı sahnelerle Kári yine sistem eleştirisini yapar. Acaba umursamaz ve uyumsuz diye nitelenen, masum hayatlar yaşayan bu gençler gerçekten sorumsuz mu yoksa herkes sistemi aşırı ciddiye mi alıyor?
fikkyy@hotmail.com