Ana sayfa Genel Hitchcock/Truffaut

Hitchcock/Truffaut

1241
0

HitchcockTruffaut_poster

İstanbul Film Festivali’nde Türkiye’deki geniş katılımlı ilk gösterimini yapacak olan Hitchcock/Truffaut belgeseli hemen sonrasında vizyona girecek. Bizlerin de merakla beklediği belgeseli Umut Hanioğlu yorumladı.

Türkiye’de Mayıs ayında gösterime girmesi planlanan Kent Jones’un Hitchcock/Truffaut’su, Truffaut’nun Hitchcock’a olan hayranlığının ifade bulduğu 1966’da yayınladığı kitabının üzerine; Oliver Assayas, Martin Scorsese, David Fincher, Wes Anderson ve Richard Linklater gibi yönetmenlerin katılımıyla çok sesli bir tartışmayı sürdürdüğü bir belgesel. Alfred Hitchcock’un Vertigo (1958) filminin son yapılan Sight&Sound anketinde Citizen Kane’in yerini alarak “gelmiş geçmiş en iyi film” olarak kabul görmesiyle Hitchcock da sinema tarihinin en iyi yönetmenleri arasında üst sıralara oturmuş gibi görünüyor. Görünürde birbirlerinden oldukça farklı yönetmenler olarak anılan kıta Avrupa’sında hümanist sinemanın temsilcisi Truffaut ve teknik dehası ve kurgu numaralarıyla seyirciyi manipüle etmekte çok başarılı olan Hitchcock’un buluşması, film yapımının teknik ve psikolojik uygulamalarının da tartışmasına sahne olur. Truffaut; Fahrenheit 451 (1966) ve The Bride Wore Black (1967) gibi filmleriyle Hitchcock’a hayranlığını belli eder. Altmışlarda Hitchcock filmlerindeki eşyalar üzerine 14 sayfalık bir tematik liste hazırlayan Cahiers du Cinema, o günlerde alaya alınırken bugün Paul Schrader ve Oliver Assayas gibi sinemacılar Hitchcock filmlerindeki objelerin yönetmenin bir rüyadaymışçasına hiper yüksek algılandığını ve anahtar, kelepçe, ip vb. eşyaların Freudyen yorumunu vurguluyorlar. (Umut Hanioğlu)

Önceki makaleAh Güzel İstanbul
Sonraki makaleYeni Çıkan DVD’ler: The Lobster
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here