Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ders veren ve Türkiye’nin sinema alanında en saygın ve üretken isimlerinden olan Prof. Dr. Serpil Kırel’in Kültürel Çalışmalar ve Sinema kitabının gözden geçirilerek hazırlanmış yeni baskısı İthaki Yayınları’ndan satışa çıktı.
Serpil Kırel’in Marmara Üniversitesi’nde verdiği yüksek lisans ve doktora derslerinden doğan çalışma ilk olarak 2010 yılında Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılmıştı. Kendi ifadesiyle “yeni başlayanlar için bir tür kuram kursu” niteliğindeki çalışma dört ana bölümden oluşuyor. “Sinema, Seyirci ve Deneyim” alt başlığıyla tanımlanan ilk bölüm, postmodern tarihyazımı metodolojisinin gelişmesiyle birlikte mikro tarihçiliğin, farklı alanlara yönelik araştırmaların da hız kazanmasıyla birlikte daha fazla görünürlük kazanan “alımlama tarihi” üzerine kurulu. Sinemanın ilk dönemlerinden itibaren seyirciler sinemayla nasıl bir ilişki kurmuş, seyir deneyimi üzerinden sinemanın doğasıyla ilgili nasıl bilgilere ulaşabiliriz gibi sorularla birlikte bu alandaki başat kaynaklara da atıfta bulunuluyor. Bu alan Türkiye’de hâlâ çok fazla bilinmeyen ve çalışılmayan bir alan olması dolayısıyla oldukça önemli. Son yıllarda sinema tarihyazımı çalışmaları arasında revaçta olan alt başlıklardan bir tanesi.
Kitabın ikinci bölümü olan “Bakış, Toplumsal Cinsiyet ve Sinema” başlığı da esasında ilk bölümün bir tamamlayıcısı niteliğinde. Kırel’in kendi derslerinde de sık sık atıfta bulunduğu pek çok konunun bu bölümde detaylı bir şekilde analizinin yapıldığını görüyoruz. Bakıştan, bakışı inşa eden sinemasal tekniklerden yola çıkarak Kırel, Laura Mulvey’in meşhur makalesine de atıfta bulunarak sinemanın eril bir bakış üzerine temellenişini ve bunun arkasında yatan nedenleri ele alıyor. Bu iki başlık da Kırel’in derslerinde sıklıkla üzerinde durduğu ve önemsediği başlıklar, o yüzden kitabın da iki temel başlığı diyebiliriz.
Üçüncü bölüm “Sinema, Kültür ve Endüstri İlişkisi” başlığıyla sinemanın endüstri ve sanat içerisindeki konumunu tartışıyor. Walter Benjamin, Adorno ve Frankfurt Okulu’nun fikir ve kavramları açılarak, bu bölümde onların kavramları üzerinden bir bakış açısı üretiliyor. Sinemanın kültür endüstrisi içerisindeki konumu, işlevleri ve seyirci ile olan ilişkisi açığa çıkarılıyor. Başta dediğimiz gibi, kitap aslında çok konuşulan ve özellikle akademide çok fazla referans verilen kavram ve kuramların yorumlanması ile ilgili. Bu bölüm, bahsi geçen kavramların analiz ve yorumlamasını başarılı bir şekilde gerçekleştirerek sinema ve seyirci ilişkisiyle başlayan ve bakışın iktidarının nasıl inşa edildiğini ifade eden ikinci bölümle paralellik gösteriyor. Sinemanın endüstriyel bir araç olarak işlevlerini seyirciye hatırlatıyor.
Kitabın son bölümü ise “Doğu, Batı ve Sinema” başlığını taşıyarak sadece sinemanın değil, özellikle ülkemizde kökenleri çok daha eskilere uzanan kadim bir kimlik meselesine değiniyor. Sinema, sömürge ve temsil ilişkisinden oryantalizme kadar geniş bir perspektifte ele alınan bölüm, tüm bu kavramlar üzerinden sinemanın rolünü ve kimlik oluşturmada işlevlerini de açığa çıkarıyor.
Serpil Kırel’in çalışması her ne kadar yüksek lisans ve doktora öğrencileri için hazırlanmış bir başucu kitabı olarak planlansa da, iletişim fakültelerinde okuyan pek çok öğrenciyi de ilgilendiren çok temel meselelere değiniyor. Kavramları ve kuramları son derece etkili ve yetkin bir anlatımla ele alan Kırel, bu şekilde yaşanan kavram karmaşasının da önüne geçmek adına önemli bir çalışmaya imza atıyor.