Türkiye’de sinema yayıncılığı en nankör alanlardan biridir. Ülke çapında otuzun üzerinde iletişim fakültesi olmasına, bunların büyük bir bölümünde sinema bölümü aktif olarak yeni öğrenciler yetiştirmesine rağmen sinema dergilerinin de sinema kitaplarının da tirajları çok düşüktür. Film izlemeyi ve filmler üzerine gevezelik yapmayı çok severiz, ama ne filmleri sinemada izleriz ne de sinemayla ilgili yayınları takip ederiz. İlgimizin boyutu yüzeysel kalır. Bu yüzden de bu alandaki yayınların satış oranları çok düşük kalır. Sinema dergileri ortalama iki binlerde kalırken, sinema kitaplarının bin baskıyı bir yıl içerisinde tüketmesi mucize kabul edilir. Hâl böyleyken de yayınevlerinin en çok imtina gösterdiği yayınlar sinema alanındakiler olur. Sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo 1960’lardaki ortamı anlatırken, yayıncıların sinema kitaplarından vebadan kaçar gibi kaçtıklarından bahsederdi. Aynı durum bugün de pek farklı sayılmaz. Agora Kitaplığı, Doruk Yayınları, Es Yayınları, Kalkedon Yayınları ve Küre Yayınları gibi bu alanda öncülük yapan birkaç yayınevini kenarda tutarsak, sinema kitaplarının yayınevlerindeki ağırlığı yüzde on bile değildir. Böyle bir ortamda İthaki Yayınları’nın yeni bir sinema dizisi başlatması oldukça değerli bir çaba. Bu çabanın mevcut ortamda kârlı olmayacağı kesin. Ancak hâlâ senaryo, sinema tarihi, tarihyazımı, ülke sinemaları, sinema estetiği vb. belli başlı alanlarda dünya literatürünün çok gerisinde olduğumuz, kitap çevirilerinin zor ve ağır işlediği, özgün metinlerin genellikle tez basımlarından oluştuğu bir ortamda bir yayınevinin ciddi bir şekilde bu işe giriş yapması önemli.
İthaki Yayınları’nın sinema dizisinden yayımlanan ilk iki sinema kitabı ise Öktem Başol’un Senaryo Kitabı ve Rıza Kıraç’ın daha önce Say Yayınları’ndan Sinemanın ABC’si ismiyle de yayımlanan kitabı Sinemanın Temelleri oldu. Yılmaz Güney filmlerinin senaryolarının yeniden basımlarından sonra İthaki serisini yeni sinema kitaplarıyla genişletme peşinde. Başol’un Senaryo Kitabı son dönemde sıkça gündeme gelen, eksikliğinden muzdarip olduğumuz ve bu işle ilgilenen herkesin bir şekilde edinmesi ve arşivine eklemesi gereken bir kaynak kitap olma özelliğine sahip. Senaryo yazım tekniklerini uzun uzadıya, derinlemesine ve anlaşılabilir bir şekilde aktaran eserin en önemli özelliği ise, çeşitli senaryo örnekleriyle ilk bölümde teorik olarak verdiği bilgileri pratik örneklerle harmanlaması… Genellikle öğrencilerin en çok şikâyet ettiği şey olan teorik bilginin pratikte karşılığının eksik kalması hadisesi bu şekilde kitapta gideriliyor. Kitabın tek dezavantajı ise fiziksel olarak oldukça kalın ve ağır olması. İki cilt halinde çıkarılsaymış belki daha faydalı olabilirmiş. İnsanların yanlarında taşımasına, istedikleri zaman açıp bakmasına çok da imkân tanımıyor. Ancak kütüphanelerde mutlaka yer açılması gereken kaynak eserlerden biri durumunda.
Rıza Kıraç’ın kitabı ise aletin tekniğinin gelişiminden sinema tarihinin gelişimine uzanan, anlaşılır ve sade diliyle herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir çalışma. İlk baskısından farklı olarak yeni baskıda Tayfun Pirselimoğlu’nun önsözü dışında bir de ekler bölümü var. Eklerde de senaryo, storyboard gibi fikrin görsel bir nitelik kazanarak beyaz perdeye aktarılma sürecine dair pratik bilgilere yer veriliyor. Sektörün tüm alanlarını içine alarak bir sinema tarihi bilgisi almak, kısaca bir özet geçmek isteyenlere için birebir.
Umuyoruz İthaki Yayınları’nın sinema serisi hız kesmeden hem tercüme hem de özgün eserlerle devam eder.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com