Geçtiğimiz senenin sonlarında sinema kitaplarını değerlendirirken enflasyondan, dövizin artışından ve yayınevlerinin sektör içerisindeki zorlu şartlarından dolayı sinema kitaplarının basımında bir duraklama olduğundan söz etmiştik. Bu sene ise pandemi şartlarında insanların evlerine kapanması kitap satış oranlarında önemli miktarda artış yaşanmasına, özellikle de online kitap satış sitelerinde yoğunluk oluşmasına neden oldu. Kuşkusuz bu yayınevleri, dağıtımcılar, matbaalar, yazarlar, çevirmenler için olumlu bir haber. Özellikle de son yıllarda yaşanan daralmanın ve “garantili eser”lere yönelimin arttığı bir dönemden sonra yayınevlerinin yeniden iş yapabilmesi önemli.
Yayınevleri piyasanın en iyi dönemlerinde bile satış kaygılarından dolayı sinema ve kültür sanat alanını kapsayan yayınlara çoğunlukla pek yanaşmazlar. Yayınevleri için bu alandaki eserler “kârlı yayınlar” olarak görülmez. Bu nedenle de uzun süre deposunda tutacağı, zarar edeceği eserlere girişmek istemezler. Tez basan ya da yazarın kendi ödediği ücretle bastırdığı kitapları saymazsak, o yüzden de yıl içerisinde doğrudan sinema ve kültür sanat alanında çok fazla tercüme esere ve özgün içeriğe rastlayamayız. Ancak bu sene piyasa şartlarının görece düzelmesi, kitap satışlarının artması özgün eserlerde de bir artışın yaşanmasını beraberinde getirdi. Nicelik olarak yaşanan artışın yanı sıra eserlerin niteliğinde de önemli bir ilerleme var. Hâlâ çeviri eser anlamında sinema alanı çok eksik olsa da, dünyadaki literatürü çok geriden takip etse de, bu sene içerisinde Yort Kitap’ın çıkışı, akademisyenlerin nitelikli derlemeleri, boşluk olan alanlarda yapılan tercümeler 2020’nin sinema kitapları açısından verimli geçmesine neden oldu.
15. Sömürgeden Küresele Ulusötesi Afrika Sineması ve Abderrahmane Sissako
Muzaffer Musab Yılmaz
Kriter Yayınları
Bu çalışma, Moritanyalı yönetmen Abderrahmane Sissako’nun ulusötesi bir mahiyete sahip sinemasını daha yakından tanımak ve Afrika Sineması ile ulusötesi sinema konularında akademiye küçük de olsa bir katkı sunmak amacı taşımaktadır. Mısır’ı dışarıda tutarsak, kendi sinemalarına 1960’lar gibi geç bir tarihte sahip olan Afrikalı ülkeler için film üretimi günümüzde de zor bir uğraştır ve kıta sinemacılarının bu zorlukları aşmak için Batı Avrupa ülkelerinden aldığı yardımlar, Afrikalı sinemacılara ve onların ürettikleri filmlere ulusötesi bir bağlamda bakmamızı zorunlu kılmaktadır. Biz de bu çalışma boyunca Moritanya’da doğan, Mali’de büyüyen, Sovyetler Birliği’nde sinema eğitimi alan ve günümüzde de Fransa’da yaşayan bir sinemacı üzerinden kıta sinemasının bu özelliğini incelemek istedik. Ayrıca Afrika ülkeleri bağımsızlıklarına kavuştuktan sonra doğan sinemacılar nesli arasında önemli bir yerde duran Abderrahmane Sissako’nun sinemasını inceleyerek, sömürge karşıtı ideallerle başlayan kıtadaki sinema çalışmalarının günümüzde nasıl bir boyuta evrildiği gözlemlenmeye çalışılmıştır.
14. Ten ve Hafıza: Agnes Varda
Editör: Tolga Yalur
Agora Kitaplığı
Agnès Varda’nın 1950’lerden günümüze kadar işlerini inceleyen bu derleme, onun farklı sanatsal gelenekler üzerinden feminist, fenomenolojik, estetik, kuramsal ve politik tartışmalara açılmasına odaklanır. Kitap içerisinde Feride Çiçekoğlu, Ayça Çiftçi, Kate Ince, Colleen Kennedy-Karpat gibi isimlerin yazıları da bulunur.
13. Sinema ve Mit: 50 Unutulmaz Filmin Mitolojik Yapısı
Stuart Voytilla
Hil Yayınları
Tristan ve Isolde’un trajik aşkını hatırlayan var mı? Oysa sinemaseverler Rick ve Ilsa’nın Kazablanka’da anlatılan yasak aşkını çok iyi hatırlayacaktır. Eski mitlerle olan bağımız belki kayboldu ama yenileri senaristlerin kaleminden çıkıp sinema filmleri aracılığıyla hayat bulmaya devam ediyor.
Üniversitede yirmi yılı aşkın bir süredir senaryo yazarlığı dersleri veren hikâye ve senaryo danışmanı Stuart Voytilla, günümüz filmlerinin mit yaratım geleneğinin bir parçası olduğunu ve bir senaristin elindeki bu yaratım gücüne sarılmasının artık daha da önem kazandığını söylüyor. Bu kitapta, sinema tarihinde iz bırakmış 50 filmin mitolojik çözümlemesini yaparken bilim kurgudan korkuya, maceradan romantik komedi ve Western’e kadar birçok farklı türe uzanarak hikâye anlatıcısının hikâyenin ihtiyaçlarını anlayıp buna göre harekete geçmesini sağlayacak araçlar sunuyor. Bu süreçte, hikâye anlatıcılığının altın anahtarı sayılan Kahramanın Yolculuğu metaforunun yaratıcısı Joseph Campbell’ın ve bu metaforu sinema alanının özgün koşullarına uyarlayan Christopher Vogler’ın izinden gidiyor.
12. Türk Sinemasında Öncüler
Şükrü Sim
Kriter Yayınları
Altmışlı yıllar, Türk Sinemasının altın yılları olarak kabul edilir. ‘Sinemacılar Kuşağı’ diye bilinen bu dönem, hem nicelik hem nitelik bakımından en güçlü yapıtların ortaya çıktığı yıllardır. Bu yıllarda, özellikle dört yönetmenin filmleri öne çıkmaktadır; Metin Erksan, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ. Erksan, Yılanların Öcü, Susuz Yaz ve Kuyu’da köy gerçekliğini çarpıcı biçimde beyaz perdeye taşırken, Acı Hayat, Ölümsüz Aşk ve Sevmek Zamanı gibi kent filmlerinde de, aşk teması üzerinden sınıf çatışmasını ve bu çatışmanın tarafı olan burjuvaziyi eleştirir. “Yeşilçam” kalıplarının dışına taşan, kendine özgü bir üslupla yapar bunu. Filmlerinde ayrıksı üslubunu yaratmayı başaran Metin Erksan, auteur deyince akla gelen yönetmenlerimizin başında gelir. Eser, Türk sinemasının altın yıllarındaki yönetmenler ve filmleri üzerinden bir okuma gerçekleştirir.
11. Yılmaz Güney Sineması: Çukurova Gerçeğinin Estetiği
Editör: Şükran Kuyucak Esen
Su Yayınevi
25. Adana Film Festivali’nde “Yılmaz Güney Sineması: Çukurova Gerçeğinin Estetiği” başlığıyla düzenlenen panel, Şükran Kuyucan Esen editörlüğünde bir kitaba dönüşür. Esen’in yanı sıra Aydın Çam, Ayşe Toy Par ve Erman Bostan gibi isimlerin de yazıları ile destek verdiği eser, Güney sinemasını sosyolojik çerçevesi ile ele alır.
10. Şarkdöngü: Modern Mitlerin Dolaylı Anlatımı ve Türk Sinemasından Örnekler
Can Diker
Doruk Yayınları
Bu kitapta, Batılı olmayan sanat yapıtlarındaki kültürel temsillerin karakteristiklerinin, Batı kontrolündeki küreselleşme süreci sonucunda kendi toplumuna adım adım nasıl yabancılaştığı incelenmektedir. Kültür sanat yapıtlarında görülen ve kendisini ‘evrensel’ olarak konumlandıran Batılı perspektifin kendisini nasıl üstün kıldığı da tarihsel materyalist bir bağlamda ele alınmaktadır. Bu çalışmada, Kültürel Hegemonya, Şarkiyatçılık ve Varoluşçuluk felsefesi düşünceleri ekseninde ‘Batılı olmayan’ coğrafyalardaki kültür sanat yapıtlarında sürdürülebilir Şarkiyatçılık anlayışının ekonomi politik dinamikleri “Şarkdöngü” kavramı ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Kitap kapsamında kültür-sanat yapıtlarına örnek olarak sinema filmleri ele alınmakta olup, Şarkdöngü’nün film dili üzerinde nasıl yaratıldığı da tartışılarak film dili ve kültür arasındaki ilişkilerin oluşumu yönetmenler, festivaller ve film fonları üzerinden irdelenmektedir.
9. Sinemaya Taşradan Bakmak
Editör: Meral Özçınar, Aslıhan Şahin Güven
Su Yayınevi
1990 öncesi Türk sinemasında, merkezden uzak olduğu için dışarda ve dışarda olduğu için ‘öteki’ olan taşranın 1990 sonrası Türk sinemasında bizatihi merkez olduğunu, üstelik eskinin ‘merkez’ algısını yıkarak ama taşralılığından ödün vermeyen bir üs olduğunu görebiliyoruz. Yenilik yalnızca mekân olarak taşra da değil üstelik. Majörün karşısında her açıdan bir minör oluş olarak taşra duruyor karşımızda… Türk sinemasının yeni dönemdeki estetik poetikasının veçhesini sunuyor bize; içeriğinde güçlü vurguların, derin analizlerin olduğu bir veçhe bu…
Meral Özçınar ve Aslıhan Şahin Güven’in editörlüğünü üstlendiği kitapta Oğuz Adanır’ın giriş yazısından sonra Battal Odabaş, Şükran Kuyucak Esen ve Bülent Yıldız gibi akademisyenlerin de taşra üzerine yazıları bulunuyor.
8. Auteur Kuram ve Sanat Sineması Üzerine
Derleyen: Ali Karadoğan
De Ki Yayınları
Kitapta yer alan metinlerdeki tartışmalar öncelikle bize Türkiye sinemasında “sanat filmi” olarak adlandırılan filmlere ve sanat sineması yaptığı söylenen yönetmenlerin yapıtlarına, sanat sineması tartışmalarının ışığında daha tutarlı bir biçimde bakabilme olanağı sağlamaktadır. Dolayısıyla Türkiye’deki popüler film izleyicisinin zihninde genellikle “sıkıcı”, “uzun” ve “bir şey anlatmayan” film olarak yansıma bulan sanat filminin bu sıfatlara hangi özellikleri nedeniyle reva görüldüğü de bu tartışmalar aracılığıyla daha anlaşılır hale gelecektir. Sanat sinemasının gerçeği ortaya koyma çabasında hangi araçları, hangi anlatısal kalıpları ve stratejileri kullandığının açıkça ortaya konması bu sinemanın neden önemli olduğunu açığa çıkarmada da yardımcı olacaktır.
7. Mizansen / Dekupaj / Montaj
Frank Kessler, Timothy Barnard, Laurent Le Forestier
Yort Kitap
Üç ayrı yazarı mizansen, dekupaj ve montaj kavramları üzerine üç ayrı makalesinden oluşan eser, bu kavramları detaylı bir şekilde analiz etmenin yanı sıra sinema tarihinden önemli örnekler üzerinden kavramların pratikteki karşılıklarının da izini sürüyor. Kavramları derinlemesine analiz etmek isteyenler için önemli bir kaynak kuşkusuz.
6. Bir Belgeseli Gerçekleştirmek
Michael Rabiger
Ayrıntı Yayınları
Otuzdan fazla film yöneten Michael Rabiger, Emeritus Profesör olarak çeşitli ülkelerde seminerler düzenler. Konuk profesör olarak da New York Üniversitesi’nde ders verir. Bir Belgeseli Gerçekleştirmek isimli çalışmasında, form üzerine kusursuz ve kapsamlı bir kaynak ortaya koyar. Belgesel yapmaya hevesli olanlar kadar halihazırda belgesel yönetmenleri için de ideal olanı araştıran Bir Belgeseli Gerçekleştirmek, teorik olduğu kadar pratik açıdan da üretimin ve yeniden üretimin tüm safhalarını mercek altına alır. Projeler, çekim pratikleri, fikir geliştirme süreçleri kitabın dokusunu oluşturur. Belgesel yapım sürecindeki hem kurucu temelleri hem de ileri meseleleri tartışan kitap, belgesel yapımına uygun bir fikri araştırmak ve bu fikri parlatmak, bir ekipman geliştirmek, belgesel için gerekli olan ekibi yönetmek, çekim sırasında kontrolü kaybetmemek gibi türlü ince ayrıntıyı da içerir.
5. Franz Kafka ve Sinema
Mehmet Öztürk
İthaki Yayınları
Franz Kafka’nın özgeçmişinden, Prag deneyiminden ve edebi eserlerinden hareketle yazılan bu kitap, Kafka’nın sinemayla, sinemanın da Kafka’yla ilişkisini masaya yatırıyor. Kafka’yı Theodor W. Adorno ve Georg Lukács’ın çoğu zaman birbiriyle çatışan düşüncelerini baz alarak incelerken, “Kafka çağı”ndaki sinemayı, Martin Scorsese’den Nuri Bilge Ceylan’a, Michael Haneke’den Terry Gilliam’a Kafkaesk sinemayı ve Orson Welles’in Josef K. ile olan bitmeyen “dava”sını incelikle analiz ediyor. Hakan Bıçakcı’nın önsözüyle…
4. Sinema Seyir ve Seyirci: Türkiye’de 2000 Sonrası Değişen Seyir Kültürü ve Yeni Seyir Deneyimleri
Aydan Özsoy
Litera Türk
Film ve seyirci ilişkisi, dinamik, düşünümsel ve duygusal keşiflerle dolu sonsuz bir yolculuğa benzetilebilir. Sadece filmin ve yıldızlarının kahramanlaşmadığı, bizzat izleyenin, seyir edenin de kahramana dönüşebildiği, sürprizlerle dolu bir deneyimdir. Bu ilişkiyi anlamak, sorgulamak ve yorumlamak amacı ve merakıyla yola çıkan seyirci çalışmaları, filmler ve film izleme deneyimleri ile sınırlı kalmaz, kalamaz. Bunun yanında sinemanın farklı alanlarla olan ortaklığı sonucu, toplumsal ve kültürel olgu, olay ve aktörlerle ilişki içinde sahanın belleğini de toplamaya, anlamaya, sorgulamaya girişir. Seyir ve seyirci üzerine yazmak geçmiş, şimdi ve gelecek arasında salınan bir düşünme biçimine, ruh haline ve dile sahip olmayı gerektirir. Bu dil, özellikle dijitalleşen ve çoklu mecralara taşınan yeni seyir deneyimlerinin, kültürünün özünü anlamayı, tartışmayı ve yazmayı kolaylaştıracaktır.
Kitap, seyir deneyimleri ve seyirci üzerine farklı meraklardan hareket eden 15 yazıyı bir araya getirmektedir. Yazarlar okuyucuları ile kritik tarihsel durakları ve yaklaşımları, bilimsel tartışmaları, sorular ve yeni soruları, gerçekleştirdikleri saha çalışmalarının bulgularını ve araştırmacının kendisini değiştirip, dönüştüren özgün deneyimlerini paylaşmaktalar.
3. Filmin Teni: Kültürlerarası Sinema, Bedenleştirme ve Duyular
Laura U. Marks
Doruk Yayınları
Dokunmanın, kokunun ve mevcudiyetin fiziksel bilincini harekete geçiren hatıralar kendi kültürel kökenlerinin diasporasında yaşayan insanlar için yuvalarıyla hayati bağlar kurabilir. Kültürlerarası çalışan sinemacılar, sinemayı, bu görsel medyumu mekân ve kültürün fiziksel duyumunu aktarmakta nasıl kullanır? Filmin Teni’nin de Laura U. Marks, bu soruya bir cevap sunuyor. Deleuze ve başkalarının teorileriyle kültürlerarası sinemanın nasıl ve neden post kolonyal, ulusaşırı dünyanın temsili olduğunu açıklıyor.
Marks’a göre kültürlerarası sinemanın kökeni yazılı tarihin boşluklarında kalan sessizliklerde. Yerel kültürünü yansıtmak isteyen sinemacılar, sinematik anlatımın yeni biçimlerini arıyorlar. Marks, görselliğin koku, dokunma, tat alma gibi fiziksel duyuları tetikleme işlevi kazandığı “haptik görsellik” teorisini, kültürlerarası sinemanın kültürel deneyimi ve hafızayı aktarırken seyirciyle girdiği fiziksel etkileşimin yeni yollarını açıklamakta kullanıyor. İki yüze yakın kültürlerarası film ve videoyu kullanarak, görüntünün seyircileri kültürü görsel temsil boyutu dışında çoklu duyular ve fiziksel yolla deneyimlemesine olanak tanıdığını gösteriyor. Kitap aynı zamanda Amerika’da, İngiltere’de ve Kanada’da yaşayan Üçüncü Dünya sinemacıları tarafından üretilmiş ulaşması zor pek çok filme dair bir rehber sunuyor.
2. İmajlarla Düşünmek
Harun Farocki
Yort Kitap
1966’dan beri film yapan, elliye yakın farklı metrajlarda filmleri bulunan bir usta Harun Farocki… Yeni Alman Sineması’nın mimarlarından Alexander Kluge gibi sadece film çekmekle ilgilenmiyor, aynı zamanda imge üzerine de düşünerek imgeyi üreten koşulları da araştırıyor. Modern sinemanın kilit figürlerinden, Kluge, Godard ve Fassbinder gibi bir sinema düşünürü… Onun satırlarından sinemanın doğasına, imajın oluşturulma sürecine ve sinema pratiğinin kuramsal yaklaşma buluştuğu noktalara temas etmek eşsiz bir deneyim sunuyor.
1.
Kat: Sinema ve Etik
Umut Tümay Arslan
Metis Yayınları
Bugün muhafazakârlığın şiddetinden, vaazlarından ve dayatmalarından farklı, yaşadığımız gezegeni merkeze alan ve insanın ne olduğunu yeniden sorgulayan bir etiğe ihtiyacımız var. Seyrettiğimiz onca film üzerinde sosyal kuramın terimleriyle düşünmeye de ihtiyacımız var. Kat buna girişiyor, filmleri kesip parçalara ayırarak bağlantılar arıyor: Bu bağlantılar yoluyla, filmlerin bize etik varlıklar oluşumuzu hatırlatma, seçim yapmaya zorlama, zevk ve yanılsamalarımızı üstlenme sorumluluğumuzla tanıştırma, bizi başka bir dünyaya değil bu dünyadaki başkalıklara inandırma kabiliyetlerini ve güçlerini araştırıyor. Bize bu esini veren filmler hakkında şunu söylüyor Umut Tümay Arslan: “Görülecek bir çıplak gerçek yok. Biz insanlar seçimlerimizle hakikati yaratıyoruz. Filmler gündelik gerçekliği kesinti ve bozulmaya uğrattıklarında, başka türlü görebilmemizi sağlayan mercekler ve gözlükler icat ettiklerinde, bizi ikamet ettiğimiz yerden koparabilecek etik karşılaşmalara imkân yaratabiliyorlar. Bu ufuksuz dünyada, birbirimize dokunmaya ve komşu olmaya devam edebilmenin sinemadaki tezahürlerinin görülebilir, işitilebilir ve düşünülebilir olanın manzarasını nasıl değiştirebildiğini anlamaya çalışıyorum. Filmlerin mucizelerinden yayılan ışık altında… ”
Hazırlayan: Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com