Ana sayfa Haber Filmmor Bilge Olgaç’ı Anıyor

Filmmor Bilge Olgaç’ı Anıyor

716
0

İstanbul Modern Sinema, Sinema Sponsoru D-Smart’ın katkılarıyla 15-23 Mart tarihleri arasında bu yıl 12. yaşına giren Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Bu yıl kadın emeğini odağına alan festival, yine dünyadan ve Türkiye’den kadınların son yılda yaptıkları uzun metrajlara, belgesellere ve kısa filmlere yer veriyor.
Programda aynı zamanda sinema yapmak için pek çok fedakârlıkta bulunan Türk sinemasının değerli yönetmeni Bilge Olgaç’ın ölümünün yirminci yılı dolayısıyla bir anma günü gerçekleşecek. 20 Mart Perşembe günü Olgaç’ın İpekçe, Açlık ve Kaşık Düşmanı filmlerinin gösteriminin ardından saat 19.30’da Füsun Demirel ve Perihan Savaş’ın katılacağı “20. Yılında Bilge Olgaç” başlıklı bir söyleşi yapılacak.
Bilge Olgaç
Bilge Olgaç, Cahide Sonku, Nuran Şener ve Feyturiye Esen’den sonra, Türkiye sinemasının dördüncü kadın yönetmeni ve aynı zamanda hâlâ “en çok film yöneten kadın yönetmeni”…  1940 yılında Kırklareli Vize’de doğan Bilge Olgaç, 1962 yılında senaryosunu yazdığı Kısmetin En Güzeli filminde Memduh Ün’ün asistanlığını yaparak sinemaya başlar. Üç yıl sonra 1965’te, ilk filmi Üçünüzü de Mıhlarım dahil, dört film yapar. İlk yıllarında sinema dünyasında ne işi olduğunu soranlar, “git evine bulaşıklarını yıka” diyenler olur. Bilge Olgaç bunlarla başa çıkmak için kendi deyimiyle “kadın olduğunu unutmaya ve onlara unutturmaya” çalışır. Bu kadın olduğunu unutmak-unutturmak zorunda olduğu sektörün geneli gibi, o da ilk yıllarında sinemayı “ekmek kapısı” olarak görür, erkek kahramanların öne çıktığı “erkek filmleri” yapar. 1980 öncesi, ona Adana Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü de getiren Linçfilmi ile yönetmen olarak adını duyurur. Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı Bir Gün Mutlaka en tartışmalı filmi olur, sansürden bazı sahnelerin kesilmesi koşuluyla ve Danıştay kararıyla kurtulur. Avantür filmlerle başladığı sinema yolculuğu toplumsal sorunlara, sınıfsal ve ekonomik koşullarla ilişkili gördüğü kadın sorunlarına eğildiği filmlerle sürer. Siyasal sinema örneği olarak da gösterilen filmler ürettiği yıllarda sinemaya dokuz yıl ara vermek durumunda kalır. Sinema sektörünün krizde olduğu 1975-1984 yılları arasında sektör porno film çekerek ayakta kalmaya çalışırken, o porno film çekmeyi reddederek bu yıllarda televizyona reklam filmleri çekerek geçinir. Çoğunun senaryosunu da yazdığı 37 filmi olan Bilge Olgaç, 1994 yılında kedisiyle yaşadığı evde çıkan yangında hayatını kaybeder.


21.Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü ve 7. Creteil Kadın Filmleri Festivali’nde En İyi Film ve Basın Ödülü alan Bilge Olgaç, bir söyleşisinde sinemasını, sinema yaptığı yıllarda kadın yönetmen olma halini şöyle anlatır:“Sinema aşk gibi. Ben sinemacı olmasaydım ölmüştüm diyorum. O benim hayat kıvılcımım oldu. Ben başladığımda tek başıma idim, (kadın) asistanımız bile yoktu. Biraz zorlandım ama bu bende kaldı. Erkek arkadaşlarıma bunu yansıtmadım. Fakat burada bir hata yaptım. Yıllar sonra diğer (kadın) arkadaşlar bizim kervanımıza katılınca anladım. Ben onlara, erkeklere benzemeye çalıştım, aksamayayım aralarında diye. Oysa kadın kalıp bunu kabul ettirmek belki daha doğruydu. Ama o şartlarda bana o daha uygun geldi.”

Önceki makale!f’te Keşif Ödülü Belli Oldu
Sonraki makaleİstanbul Film Festivali’nde Akbank Galaları
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here