Ana sayfa Haber Başka Bir Sinema Başladı

Başka Bir Sinema Başladı

938
0


Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda teknik ekipmanın ucuzlaması, teknoloji kullanımının kolaylaşması ve yaygınlaşması gibi faktörlerin de etkisiyle film çekenlerin sayısı arttı. Gerek kısa film ve belgeselde gerekse de uzun metraj yapımında gözle görülür bir artış yaşandı. Her sene yıllık üretilen film adedi bir öncekinin üzerinde çıkarken, grafiklere ve istatistiklere baktığımızda bu çıkışın artarak devam edeceğini öngörmek de mümkün. Peki üretimde yaşanan bu artışın sinemamıza nasıl bir katkısı oluyor?
2009 yılında, 104 yerli film vizyona girerken, seyirci sayısı ise 19 milyona ulaşıyor. Recep İvedik 2 (4,5 milyon), Güneşi Gördüm (2,5 milyon), Neşeli Hayat (1 milyon), Kurtlar Vadisi: Gladio (860.000) ve Issız Adam (775.000) yılın öne çıkan yapımları oluyor. Yani 19 milyonluk toplam seyirci sayısının yarısından fazlasını bu beş film alıyor. 2009-2013 arası bu rakamlar üç aşağı beş yukarı benzer şekilde gidiyor ve ağırlık merkezi genel olarak 5-6 film üzerinde oluyor. Eğlence sektörünün içinde yer alan sinemanın yapısı tüm dünyada bu şekilde ilerlediği için sorun yok. Büyük yapımlar her zaman hasılatın büyük bölümünü elde ederek, pastadan en büyük dilimi alıyor. Evet, bu sinema sektörü için geçerli bir şey; fakat burada yolunda gitmeyen şey geri kalan küçüklerin seyirci ve salon rakamları… Örneğin Orada (2009) 2.383, Tatil Kitabı (2009) 1.127, Süt (2009) 1.966, Gölge (2009) 971, Nokta (2010) 2.457, Beş Şehir(2010) 3.511, Pus (2010) 2.066, Canavarlar Sofrası (2012) 368 kişi tarafından izlenmiş. Bu filmlerin hepsi gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışındaki festivallerde ödül kazanmış, ülkemizi temsil etmiş ve belirli bir üslubu olan filmler. Buna rağmen, yeterli salon olmadığı için yeterince vizyonda kalamamış ve kendi seyircisine bile ulamamış filmler olarak vizyondan kalkmışlar. Burada belki de meselenin en kilit noktası karşımıza çıkıyor; yani film üretimi artıyor ama artan üretimi destekleyecek sayıda salonumuz var mı acaba?
Sinema salonlarında son yıllarda tekelleşme daha da belirginleşti. Mars ve AFM grubunun birleşerek Cinemaximum adıyla özellikle AVM’lerdeki salonların büyük bölümünü eline geçirmesi ve bu salonlarda görece daha düşük bütçeli ve “bağımsız” filmlere yer verilmemesi, uçurumun da büyümesine neden oldu. AVM’ler içinde faaliyet göstermeyen küçük işletmelerin salonlarının yetersiz olması, majör adını verdiğimiz büyük bütçeli film dağıtımcılarının kendi filmlerini oynatma konusundaki baskıları ve 35mm.’den dijitale geçişin beraberinde getirdiği teknolojik ekipmanın yenilenmesi gereği durumu daha da içinden çıkılmaz hâle getiriyor. Bütün bunlar birleştiğinde, Beyoğlu Sineması gibi Ankara’daki Büyülü Fener Sineması gibi sinemaların da ayakta kalmaları doğal olarak güçleşiyor. Bir yandan iş yapacakları filmleri oynatamıyorlar diğer yandan da vizyon şansı bulamayan o kadar çok film var ki, bunlar için yeterli salonları yok. Oynadıklarında da bu filmlerle salonları döndürmeleri maddi olarak mümkün değil.
Bu çıkmazın içinde Başka Sinema adıyla başlatılan hareket, salonlara olduğu kadar seyircilere de büyük bir alternatif yaratıyor. Salonlar farklı filmleri farklı seanslarda göstererek dolaşımı ve hareketi sağlarken, seyirciler de vizyonda yeterince gösterilmeyen, bir hafta göstermelik bir şekilde gösterilip sonrasında kaldırılan, filmleri bütün bir ay boyunca izleme imkânına kavuşuyor.


Onur Ünlü’nün Sen Aydınlatırsın Geceyi, Abdellatif Kechiche’nin Mavi En Sıcak Renktir ya da Noam Baumbach’ın Frances Ha filmleri böyle bir gösterim organizasyonu olmasaydı, muhtemelen vizyona ya bir haftalığına girecekti ya da hiç girmeyecekti. Bu sayede, Kasım ayı boyunca gösterilecek ve seyircisine ulaşacak. Büyük filmler gişe hasılatından en büyük payeyi alırken, en azından bu küçük ama etkili çabayla, küçük filmlere de yaşama alanı yaratılacak.
Türkiye genelinde dört salonda (İstanbul’da Beyoğlu, Altunizade Capitol, Kadıköy Rexx ve Ankara’da Kızılay Büyülü Fener) başlayan bu organizasyonun ileride daha da fazla salona ulaşması en büyük temennimiz tabii ki. Sinematek’i olmayan bir ülke olarak, belki de Başka Sinema’nın ileriye dönük olarak böyle bir yapıya da olanak sağlayacağını umuyoruz. Festivallerde gezinen ve ödül alan güncel filmlerin yanında, belki salon sayısı arttırılarak eski tarihli klasiklere ve bağımsızlara da yer açılabilir ve bunların da sinema salonlarında seyircilerle buluşması sağlanabilir. Destek olunması gereken bu iyi niyetli ve cesur çabayı desteklemek, bu anlamda geleceğe yönelik olumlu gelişmelerin de kapısını aralaması açısından önemli.
*Yazıda kullanılan istatistik değerler boxofficeturkiye.com sitesinden alınmıştır.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleHindistan’da Reha Erdem Retrospektifi
Sonraki makaleAnkara’da Fassbinder Günleri
Sinemaya gönül veren bir grup sinefilin kurduğu Avrupa Sineması internet sitesi, Avrupa sinemasını daha geniş kitlelere tanıtmak ve bu filmlerle ilgili ufak da olsa bir tartışma ortamı yaratmak amacıyla kuruldu. Sitenin kuruluş amaçlarından biri de; tür sinemasını da yadsımadan, sinemanın sadece bir eğlence aracı olmadığının vurgusunu yapmak. Metin Erksan’dan bir alıntı yapacak olursak; bilimlerin ve sanatların varoluşlarının sınırları, geçmişin derinlikleri içindedir… Sinema bilim; sinema sanatı ve sinema bilimi kapsamında; sanatsal düşüncenin ve uygulamanın, sinemasal düşüncenin ve uygulamanın, yaratısal düşüncenin ve uygulamanın, görüntüsel düşüncenin ve uygulamanın, çekimsel düşüncenin ve uygulamanın, oluşumunu, gelişimini, dönüşümünü saptar ve oluşturur. Bu nedenle bizler de günümüzde çekilen filmler dışında, geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk yaparak; bu sanatı etkileyen filmleri ve yönetmenleri de tanıtmaya, eleştirmeye ve onların sinemayı nasıl algıladıklarını kavramaya gayret ediyoruz. Bir yandan da sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkisini, filmler bağlamında tartışarak; sinemanın diğer sanatlardan ayrı düşünülemeyeceğini savunuyoruz. Bu amaçlarla, birbirinden farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda çekilmiş ve birbirinden farklı türlerde pek çok film eleştirisine yer vermeye çalışıyoruz. Sinemayı bir kültür olarak gören herkesin katılımına da açığız. Arzu edenler mail adresinden bizlere ulaşabilir, yazılarını paylaşabilir ve filmlerle ilgili görüşlerini iletebilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here