Festival izleyicilerinin filmlerine aşina olduğu İspanyol yönetmen Iciar Bollain, bir önceki filmi Yağmuru Bile’de, Bolivya’daki yerli halkın su sorunu üzerinden kapitalizmin ve sömürgeciliğin araçlarını değiştirerek devam ettiği gerçeğini yüzümüze çarpıyordu. Son filminde ise Nepal’e giderek, varoşlardaki fakir çocukları eğitmeye çalışan idealist bir İspanyol öğretmenin hikâyesine bizleri ortak ediyor.
Bu noktada filmin klasikleşmiş beyaz Avrupalı idealizminden kurtulamadığını, yer yer ise meselenin fazlasıyla dramatize edildiğini de söylemekte fayda var. Filmin meselesine nüfuz edemeyen, dışarlıklı ve idealist kalan bakışı filmi zayıflatıyor. Filmdeki Laia karakteri gökyüzündeki aynasını Nepal’de bulduğunu söylerken bile, dışarıdan bakan seyirci için bu inandırıcılıktan çok yabancılaştırıcı bir işlev taşıyor. Katmandu’nun doğal güzellikleri, gelenek ve görenekleri folklorik öğeler olarak sergilenirken, Nepal’deki Hindistan’a benzer katı sınıf ayrılıkları ve tutucu gelenekler ise “bunlar da var” imasıyla gözümüze batırılıyor. Özellikle Laia’nın yardımına koşan Nepalli Sharmilla’nın bir anda başına gelen olaylar dizisi, dramatik yapıyı fazlasıyla zorlarken, Nepal’in toplumsal hayatının da slayt şov aceleciliği içinde sunulmasına ortam hazırlıyor. Bütün bu eksiklerin temelinde ise, kuşkusuz bir Batılının üçüncü dünya ülkesi diye tabir edilen “gelişmemiş” ülkelere bakışındaki stereotipleşmiş algılar yatıyor. Gittiği yere huzur, refah ve mutluluk götüren Batılıların serüveni Gökyüzündeki Bir Ayna filminde de devam ediyor. Yönetmen Bollain’in iyi niyetli ve samimi çabası da bu gerçeği değiştirmiyor.
bar_saydam@hotmail.com