Geçtiğimiz günlerde Toronto’da bir izleyici gösterimine katılan yönetmen David Cronenberg psikanalizin öncüleri hakkındaki son filmi A Dangerous Method hakkında açıklamalarda bulundu.
Cronenberg filminin adının değişme olasılığı taşıdığını da belirterek şimdilik ‘A Dangerous Method’ olduğunu ifade etti. “Film, Christopher Hampton’un geçtiğimiz yüzyılın başlarında psikanalizin doğuş sürecindeki Sigmund Freud ve Carl Jung’u ele aldığı ‘The Talking Cure’ adlı oyunundan uyarlama. Film 1904 ile 1912 yılları arasında geçiyor”.
“Filmdeki üç ana karakter; Freud, Jung ve 70’li yıllarda Cenova’da gizli mektupları ortaya çıkana kadar pek iyi tanınmamış olan Sabina Spielrein. Adını hiç duymamış veya sadece bazı psikanaliz dergilerinde birkaç makalesini görmüş kişiler için onun Freud ve Jung üzerindeki etkisinin şaşırtıcı olacağını düşünüyorum. Onlarla ilişkisi Jung’un hastası olmasıyla başlamıştı”.
Cronenberg 20. yy’da zihinsel rahatsızlıklar konusundaki yanlış anlamalar üzerinde duruyor. Özellikle kadınların bakış açısından imalı bir şekilde değerlendirilen ‘delilik’ ve ‘histerinin’ Sabina Spielrein karakteri üzerinden Keira Knightley tarafından canlandırıldığını ifade ediyor.
“Bilinen anlamıyla deliliğin nasıl ortadan kalktığı çok ilginç. Yunanca dölyatağı anlamına gelen ve ‘histeri’ olarak bilinen bir hastalık vardı. Genellikle kadınlarda görülen bir hastalık olarak kabul ediliyordu. Kadınlar histerik hale geliyor, düşüp bayılıyor, mırıldanıyor ve sonra konuşmaya başlıyorlardı. Kimse daha sonra bu hastalık hakkında konuşmuyordu. Bazı hastalıkların psikolojik olmaktan öte kültürel olarak ortaya çıkmaları son derece ilgi çekici. Bu da onlardan birisi. Gerçekten Sabina tutkulu, kültürlü ve son derece yaratıcı bir kadın. Bu nedenle Carl Jung’la tanışana kadar böyle şeyleri ifade etmekten kaçınıyor. Jung ile ilişkileri başlayıp onun metresi olduğu sıralarda Sabrina 18, Jung ise 29 yaşındaydı. Bu nedenle, filmin hikayesi özellikle üçü arasında ve son derece büyüleyici”.
Yönetmen daha sonra Freud ve Jung arasında bu film ile ortaya çıkacağını düşündüğü bazı konularda ayrıntılı bilgiler veriyor. Elbette burada yazılanlar filmin konusu hakkında açıklayıcı bilgiler içerdiği için okuyucuların dikkatli olmalarını öneriyoruz.
Cronenberg özenle “Freud’dan büyülendim” diyor. “Sadece psikanalizin babası olduğu için değil, aynı zamandan bir yazar, sanatçı ve kültürel tarih içindeki kalıcı yerinden dolayı ondan büyülendim. Jung hakkında o kadar bilgiye sahip değilim. Bildiğim kadarıyla büyük bir anlaşmazlık yaşadıktan sonra ayrılıyorlar…ancak Sabina’nın da olaylara dahil olması tüm bunları Sigmund Freud ile ilgili bir biyografik film yapmaktan daha canlı hale getiriyor. Bu o değil. Bu oldukça dramatik ve ilgi çekici olan bir üçlü ilişki, anlıyor musunuz? Sabina hiçbir zaman Freud ile duygusal bir ilişki içerisine girmiyor ancak Jung’dan ayrıldıktan sonra onunla birlikte çalışmaya başlıyor. Jung’a göre bu tamamen bir ihanet, hatta onunla yatmış olsaydı bile daha kötüsü olamazdı. Bu zihinsel ve ruhsal bir ihanet”.
“Bu karakterler ve gerçek kişilere dayalı olarak bir dönem üzerinde çalışmak bana büyüleyici geldi. Kurgulanmış karakterlerle bir film yapmaktan oldukça farklıydı. Elbette bazı kısıtlamalarınız olabiliyor ancak size verilen zengin bir materyal de söz konusu. Elinizde bir kişinin tüm yaşamı ve onlar hakkında yüz yıldır yazılanlar var. Bu nedenle elinizde gerçekten zengin ve yoğun bir materyal oluyor”.
Çeviren ve derleyen: Erdem Korkmaz