Pek çok televizyon dizisinde senarist olarak çalışan Onur Ünlü’nün ilk çıkışı Takeshi Kitano’ya adadığı son derece stilize bir polisiye olan Polis (2006) filmiyle olmuştu. Türk sinemasında çok fazla örneğine rastlamadığımız bir türde son derece biçimsel bir filmle senaryoları dışında, sinema tekniğine hâkimiyetini de gösteren Ünlü, sonrasında Çocuk (2007) ve Güneşin Oğlu (2008) filmleriyle gerçeklikle ilgilenmediğini, estetik anlayışında olduğu gibi gerçekliğe yaklaşımında da farklı bir tarz benimsediğini ortaya koymuştu. Farklı türleri filmlerinde denemekten çekinmeyen yönetmen, en son Beş Şehir (2009)’le sadece kendi takipçileri arasında değil, festival çevrelerinde de büyük ilgi gördü. Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’nde ise yönetmenin şimdiye kadar çektiği filmlerin üzerine koyarak, özellikle rejisini en üst noktaya taşıdığını söylemek mümkün. Film, Ünlü’nün şimdiye kadar çektiği en iyi film olurken, aynı zamanda yönetmen absürd komediyi bir silah olarak kullanarak, bir yandan da aile kurumuyla ilgili pek çok tabunun da altını oyuyor. Başta Shakespeare’in “insan, insandır” sözüyle açılan film, ailenin de aslında pek çok sorunu olan “arızalı” insanlardan oluştuğunu ve sırf birarada olmak adına pek çok şeyin hasıraltı edildiğini açık ediyor. Ailenin bilindışına taşan karanlık yanlarını filmde ustaca bir ironiyle aktaran Ünlü, kendi filmografisinin yanında Adana Altın Koza Film Festivali’nin yarışma bölümünün de en iyi filmine imza atıyor.
Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com