Pek çok televizyon dizisinde senarist olarak çalışan Onur Ünlü’nün ilk çıkışı Takeshi Kitano’ya adadığı son derece stilize bir polisiye olan Polis (2006) filmiyle olmuştu. Türk sinemasında çok fazla örneğine rastlamadığımız bir türde son derece biçimsel bir filmle senaryoları dışında, sinema tekniğine hâkimiyetini de gösteren Ünlü, sonrasında Çocuk (2007) ve Güneşin Oğlu (2008) filmleriyle gerçeklikle ilgilenmediğini, estetik anlayışında olduğu gibi gerçekliğe yaklaşımında da farklı bir tarz benimsediğini ortaya koymuştu. Farklı türleri filmlerinde denemekten çekinmeyen yönetmen, en son Beş Şehir (2009)’le sadece kendi takipçileri arasında değil, festival çevrelerinde de büyük ilgi gördü. Fakat yönetmeni esas gündeme taşıyan proje, kuşkusuz TRT’de yayınlandıktan kısa süre sonra bir fenomene dönüşen Leyla ile Mecnun dizisi oldu.
Radikal gazetesinden Şenay Aydemir’in Onur Ünlü’yle yaptığı röportajdan öğrendiğimiz kadarıyla, yönetmen şu sıralar çekmeye başladığı yeni filmi Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’nde, kariyerinde şimdiye kadar denediği bütün türleri birleştirip, bunların üzerine eleştirel bir metin ortaya çıkaracakmış gibi gözüküyor. Leyla ile Mecnun dizisinde de yer yer toplumsal hayatımıza işleyen gündelik politikayla ilgili meseleleri hicivsel bir şekilde eleştiren yönetmen, son filminin de başta aile kurumu olmak üzere, devletin bireyin hayatındaki egemenliğini sorgulayacak bir alt metin sahip olduğunu belirtiyor: “Devletin önerdiği ortalama aile yapısının karanlık yanları, ailenin içine düştüğü pespaye durum ve aile fikrinin zorlayıcılığı, inandırıcılıktan uzak olmasıyla ilgili bir film” diyerek projesini özetleyen Ünlü, anlaşılan kendine has mizahıyla eleştirelliğini yine tek bir potada eriterek, absürd komedi üzerinden derdini anlatmanın peşine düşecek…