İran’da 20 yıl film çekmeme cezasına çarptırılan İranlı yönetmenler Cafer Panahi ve Muhammed Rasoulof’un yeni filmleri Cannes Film Festivali programına alındı.
İran’da sistem karşıtı propaganda yapmak suçlamasıyla hapis ve 20 yıl film çekmeme cezasına çarpıtılan İranlı yönetmenler Cafer Panahi ve Muhammed Rasoulof’un “yarı gizli” çektikleri yeni filmlerinin Cannes Film Festivali’nin programına dâhil edildiği açıklandı. 11-22 Mayıs tarihlerinde 64. kez düzenlenecek Cannes Film Festivali’nde Panahi’nin yönettiği In Film Nist (This is not a Film), ana seçki içerisinde 20 Mayıs’ta izleyiciyle buluşacak. Rasoulof’un filmi Be Omid e Didar (Goodbye) ise 14 Mayıs’ta festivalin yan bölümlerinden Belirli Bir Bakış kapsamında gösterilecek. Organizatörler filmlerin kendilerine birkaç gün önce ulaştığını belirtti.
Milliyet’in haberine göre yapılan açıklamada, “Rasoulof’un yapıtı ve Panahi’nin, çalışmasına izin verilmeyen bir sanatçıya dair günce niteliği taşıyan filmi, onları etkileyen yargı sürecine bir başkaldırı. Onlar bu filmleri ortak bir kaderi paylaşan iki yönetmen olarak aynı zamanda, aynı yılda Cannes’a gönderdiler. Bu, inanılmaz sanatsal bir mesaj barındıran cesaret örneği” denildi. Organizatörler ayrıca Panahi’den gelen 5 Mayıs tarihli bir mektuptan bir cümleyi de paylaştı: “Hayatta olma gerçeği ve sinemayı hayatta tutma rüyası bizi İran sinemasının şu anki sınırlarını aşmaya itti.”
In Film Nist, Panahi’nin davasının sonuçlanmasını aylarca beklemesini konu alıyor ve organizatörlere göre bugünkü İran sinemasının durumunu yansıtıyor. Rasolouf imzalı Be Omid e Didar ise Leyla Zareh, Fereshteh Sadreorafai, Shahab Hoseini ve Roya Teymorian’ın rol aldığı kurmaca bir film. Tahran’da yaşayan genç bir avukatın ülkeden ayrılmak için vize bulmaya çalışmasını konu ediniyor. Filmin, tutuklamaların hemen öncesinde, 2010-2011 kışında çekildiğini belirtiliyor.
Cannes Film Festivali ana programı organizasyon tarafından şekillendirilip 14 Nisan’da açıkladı. Nitekim festivalin başvuruları aylar önce bitmişti. Cafer Panahi ve Muhammed Rasoulof’un filmlerinin festivalin başlamasına sadece birkaç gün kala organizasyona ulaşıp, apar topar programa dâhil edilmesi, Cannes komitesinin yönetmenlerin özel durumu nedeniyle kurallarının dışına çıkarak yaptığı bir jest olarak yorumlanabilir.