İntikam ve günah mefhumlarının evrensel önemi göz önüne alındığında filmini herhangi bir yerde çekebileceğini söyleyen Yunanistan doğumlu İngiliz yönetmen Peter Strickland yine de setini kurmak için Romanya sınırı yakınlarındaki olağanüstü manzaralara sahip Macaristan’ın Transylvania bölgesini seçmiş.
Katalin Varga’nın görselliği Miklós Jancsó’nun 1972 yapımı Red Psalm’ında betimlenen Macaristan kırsalının pastoral sahnelerini çağrıştırıyor. Kasıtlı olarak kısa tutulmuş Macar ve Romen halk müzikleri de bu çağrışımı destekler nitelikte. Hâlihazırda epey güçlü bir baskı hissetmekte olan izleyiciyi bu sayede karakterlerin hissiyatlarından koparmamak amaçlanmış.
Doğanın güzelliğine hak ettiği değeri vermek adına Strickland seyrek diyalogların yarattığı boşluğu dolduracak, gayritabii ses efektleriyle oluşturulmuş özgün bir soundtrack hazırlamış. Sessizliğin önemli bir rolü bulunmakta. Filmin başında Katalin Varga (Hilda Péter)’nın kendi köyünden kovulmasının nedeni oğlu Orban’ın evlilik dışı doğumunu kocasından saklamasıdır. Çocuğunu yanına alan Varga hayatını karartan iki adamdan intikam almak için işe koyulur. Bu adamlardan biri ona tecavüz eden Antal (Tibor Pálfy), diğeriyse onu durdurmak için hiçbir şey yapmayan arkadaşıdır. Tanrı’ya gideceği yolu sorduğunda gelen cevap mecazen girdiği cehennem yolundan geri dönmesi olacaktır.
Peşine düştüğü adamların işledikleri günah Varga’yı da yalancı bir katile dönüştürür. Antal’ın arkadaşını alevlerin içinde cezalandırdığı kaotik sahne hızla hareket eden kamerayla aktarılır. Çocuk yapmalarına mani olan lanete söven karısının “iyi bir adam” olarak nitelediği Anton’un evinde bulunduğu sürede intikam bu iki karakteri hiç beklenmedik bir şekilde yakalar.
Berlin Film Festivali’nde yapılan basın toplantısında sinema eleştirmenlerinin tutuk ve liberal tepkilerinden önce yönetmen Strickland iyi ve kötü karakterler arasındaki herhangi bir Manişeizm ayrımını reddetmişti. Onun isteği daha geleneksel bir yoldan suçluluk duygusuyla ilahi adaletin karşısında duran ızdırabın ve intikam arzusunun felaket döngüsüne tekrar eğilmekti. Bu sebeple iyi kadının işlediği ölümcül günahın bedeli de ödenmek zorunda. Bir yandan da tecavüzcü kendi kefaretini ödüyormuş gibi görünüyor. Filmin güzelliği de tam olarak bu dengede kendini buluyor.
Bénédicte Prot / Cineuropa.org
Çeviri: Melih Tu-men