Ölüme adım adım yaklaştığını hisseden ihtiyar bir kadın ile her türlü şart altında kocasına sadık kalan bir diğer kadının ruh hallerinin resmedildiği, 1950’lerde geçen naif bir Macar filmi. Luca’nın kocası Janos politik nedenlerden ötürü hapse atılmıştır. Ortada suçlu eşi olarak kalakalan Luca ise günlerini yatalak olan kayınvalidesiyle geçirmeye özen gösterir. Canı kadar sevdiği kayınvalidesinin moralini yüksek tutmak amacıyla kocası adına mektuplar yazar. Ona oğlunun Amerika’da film çektiğini, son derece saygın kişilerin katılacağı kalabalık prömiyerin ardından evine döneceğini söyler durur. Halbuki kendisi dahi kocasının hayatta olup olmadığından emin değildir. Başlarda günün erken saatlerinde kucak dolusu çiçeklerle yapılan ziyaretler günden güne daha geç saatlere sarkar, yeri gelir çiçekler de gelmez olur. Ağır aksak ama sıkmadan ilerleyen, karakterlerin iç dünyalarını onların anılarından çekip alınmış aniden beliren kareler eşliğinde gerçekçi bir anlatım diliyle umut, inanç, bağlılık ve sevgi böyle de bir şeydir demiştir bana.
Taner Yılmaz