Yönetmen Alexander Voulgaris’in yazıp yönettiği, üstüne bir de kendini başrole kondurduğu eseri, basit bir çıkarımla ulaşılabilecek bir konuyu anlatıyor; Voulgaris’in canlandırdığı Vassilis Galis karakterini. Çocukluğunda, kanseri atlatmayı başaran annesinin, evi ve ailesini terk etmesiyle ağabey ve babasıyla kalan Vassilis kocaman gözlükleri ardından yazmayı seven, içine kapanık, ulaşılması zor olan bir çocuktur. Flashbackler aracılığıyla Vassilis’in ilkokul yaşantısıyla erkeklik çağlarının üst üste yapıştırıldığı filmdeki anlatım tekniğini anlatma işini kolaylaştırmak için Michel Gondry’nin La Science des rêves’ini örnek verebilirim. Karşısına çıkan kadınlarda anne figürünü araması, sonundaysa bunu bir kız çocuğunda yakalaması, bu masalsı ifadelerden bir nebze ayırmayı başarıyor filmi.
Melih Tumen