Shaun of the Dead ile Romero’nun Dawn of the Dead’i ve bilumum zombi filmlerinin İngiliz komedisinin zeki mizansen ve esprileriyle bezeli parodi filmlerine yeni bir soluk getirmekle kalmayan Edgar Wright filmine romantik bir aşk hikâyesini de katmaktan geri kalmamıştı. Genç yönetmen aynı ekiple çektiği ‘Hot Fuzz’ ile bu kez aksiyon sinemasının kodlarını kullanarak daha eğlenceli bir komedi filmiyle karşımızda.
Aksiyon sinemasının ve polisiye filmlerinin parladığı dönemlerde, yani 80’lerin sonunda başlayıp bazılarının devamı günümüze kadar ulaşan ‘Lethal Weapon’, ‘Die Hard’, ‘Bad Boys’ gibi seri filmlerle, ‘Point Break’ benzeri tek atışta işi bitiren aksiyon filmlerin temelini oluşturan iki partner polisin suçluların hakkından gelmesini anlatan ve birbirine neredeyse tamamıyla zıt karakterlerin oluşturduğu (ki bunlardan biri mutlaka acayip derecede gevezedir) filmlere sırtını dayayan bir parodi filmi ‘Hot Fuzz’.
Filmde, Angel ve kasabadaki tek arkadaşı (daha sonra kankası haline gelecek olan) Danny tam da ti’ye aldıkları ikili tiplemesinin antitezleri gibiler. Danny polis teşkilatının başındaki babasının tercihi nedeniyle polis olmuş birisi. Angel ise deyim yerindeyse aksiyon olmadan tek bir dakika durmayı beceremeyen bir polis.
Filmde, girdiği her sınavdan birincilikle çıkmış, akademiyi dereceyle bitirmiş, aklınıza gelecek her türlü spor ve etkinliği yapmış olan çavuş Nicholas Angel sırf Londra’da diğer polis memurlarına yapacak bir iş bırakmadığı bahanesiyle ücra bir kasabaya gönderiliyor. Kasabadaki seçkinler tarafından oluşturulan gizli bir topluluğun “suç oranı en düşük kasaba” unvanını kazanmak adına en ufak suç işleyeni dahi ortadan kaldırması, kasabanın dışarıya kapalı olması, güvenliklerini kendi belirledikleri yöntemlerle sağlamaları ve devamlı bir korku unsuru yaratmaları açısından Shyamalan’ın ‘The Village’ filmini akla getirmiyor da değil. Bu bakımdan film, dünyanın gidişatıyla ilgili sosyal yaşam geleneğine de dokundurmayı ihmal etmiyor.
Tür filmleriyle dalgasını geçen kısmen başarılı ‘Hot Shots!’, ‘Top Secrets’ gibi parodi filmleriyle iğrençlikte sınır tanımayan ‘Scary Movie’ tarzı filmlerden birçok farklılar barındırıyor yalnız. Ti’ye aldığı filmlerin sahnelerini birebir canlandırıp slap-stick komedi yapmaktansa, sinefillerin ya da türün meraklılarının dünyasına hitap eden bir nevi sinemasal saygı duruşunda bulunuyor. Üstelik ‘Hot Fuzz’, diğerleri gibi türün mirasını yemiyor. Aynı zamanda, tek başına kendi hikâyesiyle bile ayakta durma basiretine sahip. Böylece bir taraftan klasik polisiye hikâyesi anlatırken farklı öykü yapısıyla da benzerlerinden ayrılmayı beceriyor.
Yönetmen Wright’ın ‘Shaun Of The Dead’ filminde de rastladığımız kurgu oyunlarına, teknik becerilerine bir kez daha şahit oluyoruz. Özellikle sahne geçişlerinin filmin karakterlerini anlatmada kullandığı bir nevi sadeleştirme estetiği filmin en zevkli anlarından biri oluyor.
Son kertede Hot Fuzz son yarım saatinde ellerinde envai çeşit silahla çatışma sahnelerinde yer alan yaşlı amcaları, uçan tekme yiyen teyzeleri ve bol aksiyonlu sahneleriyle bu yılın en matrak ve heyecan verici filmlerinden biri kuşkusuz.
Çetin Baskın