Pingpong, tipik bir festival filmiydi. Bir başyapıt değildi, ama hem anlatımıyla hem de karakterlerinin hissiyatlarını yansıtma şekliyle, ağır temposuna rağmen kendisini izlettiren bağımsızlardandı. Filmde yine bir Alman ailesinin yaşamına ortak olarak, onların değişimlerini gözlemliyorduk. Babası intihar ettikten sonra halasının yanına yerleşen Paul, kısa süre sonra halasına duygusal olarak bağlanıyordu. Halasının da Paul’e karşılık vermesiyle aile içi dengeler bozuluyor ve hala rolündeki bayan bir pingpong topu gibi ailesiyle Paul arasında gidip geliyordu.
Karakterlerin çözülüşlerini ve filme ismini de veren pingpong metaforunu başarıyla yansıtan yönetmen, karakterler arasındaki gerilimi de izleyicisine hissettirmeyi başarıyordu. Fazlalık içermeyen düzgün kadrajları, gerilimi iyi yansıtan müzikleri ve başarılı oyunculuklarıyla ortalamanın üstünde bir filmdi, Pingpong. Yer yer temposu iyice düşerek ritmini kaybeder gibi olsa da, ilk filmini çeken bir yönetmen için başarılı denebilecek bir finalle noktayı koyuyordu.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com