1989 yılındaki devrimin 16.yılı, Noel kutlamalarıyla çakışırken bir yerel televizyon kanalı da kendi yaşadıkları yörede gerçekten bir devrim olup olmadığıyla ilgili Flash Tv’dekilere benzer bir tartışma programı hazırlar. Yönetmen bu program sayesinde, durum komedisinin en güzel örneklerini yansıtırken, insanların tarih bilincinin zayıflığına ve Çavuşesku döneminden sonra gelişim adına çok fazla yol alınamadığının da altına çizer. Filmin başından beri bizleri saran Balkan insanına özgü karakteristikler televizyon programında da devam eder ve ortalık kısa sürede alevlenir. Yönetmen böylesi bir konuya kamerasını uzatarak hem televizyonun devrimdeki önemine değinir hem de çocukluğunda yaşadığı bir olayın etkilerini gözler önüne serer. Devrim, birçok kişinin hayatını ve yaşama umutlarını değiştirirken, devrimin sindirdiği ve bu yeni gelişmeyle birlikte ne yapacağını, nasıl davranacağını daha önemlisi bu harekete karşı nasıl tepki vereceğini bilemeyen bir grupta yaratır. Filmin en önemli ayrıntılarından birini de Bükreş’in doğusunda kalan bu yerleşim bölgesinde yaşayan ve devrimi televizyonlarından izledikten sonra sokaklara dökülen insanların hayatları oluşturur. Televizyon programına katılanların çoğu devrimin Romanya’ya genel olarak etkisinden bahsetmezken, olay günüyle ilgili kişisel anılarını anlatmayı tercih eder. Bu da yönetmenin filmini sınırlaması ve anlatmak istediği konuyu dağıtmadan vermek istemesiyle ilgili olsa gerek. Bükreş’in Doğusu bu yüzden Romanya’daki devrimden çok, devrim günü yaşanan olayların insanların zihninde kalan parçalarıyla ilgili. Ne siyasi bir film ne de topyekün bir absürd komedi.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com