Lucile Hadzihalilovic, Fransa’da IHDEC’te eğitimini tamamlamış. Daha önce, “Good Boys Use Condoms” isimli erotik bir kısa film ve “Parental Guidance” adlı orta metraj bir drama yönetmiş. Hadzihalilovic, Fransa’nın sansasyonel yönetmenlerinden Gaspor Noe’nin de eşi. Gaspar Noe’nin “I Stand Alone” filminin editörlüğünü ve prodüktörlüğünü de üstlenmiş. Aynı zamanda Noe’nin kısa filmi Carne’de de oyuncu olarak görev almış. Hadzihalilovic ve Noe’nin bu ortaklıkları gibi, sinemaları da benzer noktalar içeriyor. Innocence’de Noe filmleri kadar olmasa da, provakatif ve yer yer farklı okumalara müsait bir anlatıma sahip.
Innocence, daha ergenlik çağına bile gelmemiş kız çocuklarının eğitim gördüğü, Fransa’da etrafı duvarlarla çevrili, sessiz ve sakin bir ormanın içindeki okulda geçiyor. Aslında tam okulda demek doğru değil. Ormanın içinde kızların bölümlere ayrıldığı beş ayrı ev var. Kızlar, bu evlerde kalıyor. Belli zamanlarda da biyoloji ve bale dersleri görüyorlar. Kızlar, bu çıkışsızmış gibi görünen yerde oldukça huzurlu görünüyorlar. Ara sıra yaşadıkları yerin dışarısını merak edenler oluyor. Bu merakta oldukça hazinli bir şekilde sonlanabiliyor.
Yönetmen Hadzihalilovic, özellikle, defalarca televizyona ve sinemaya uyarlanan Lulu oyunuyla ünlenen, Alman yazar Frank Wedeking’in kısa bir hikayesinden yola çıkarak, senaryolaştırdığı hikayeyi, beyaz perdeye taşırken oldukça sembolik bir anlatım biçimi kullanmış. En dikkat çekici metafor ise, kız çocuklarının ergenliğe geçiş evrelerini, kelebeklerin büyüme evresiyle birlikte anlatması olmuş. Bunun dışında, çeşitli detaylarla filme gizemli bir havada katılmış. Film, bu yönüyle sonuna kadar kendisini, büyük bir dikkatle izlettirmeyi başarıyor.
Minimalist olmasına rağmen, uzun plan sekanslardan kaçınılmış. Genelde izlenimci bir bakış açısı hakim. Özellikle enfes doğa görüntüleri ve kızların o sakin ve huzurlu dünyaları oldukça iyi yansıtılmış. Aralara serpiştirilen detaylarla zenginleşen Innocence, hem huzurlu bir atmosfere hem de yer yer gizemli ve gerilimli bir atmosfere sahip. Bu da belki, uyarlanan kitabın genelinde olan bir şey, belki de ergenlik dönemine geçişin getirdiği ruh halinin dışa vurumu.
Innocence, Lucile Hadzihalilovic’in ilk uzun metrajı olmasına rağmen, inanılmaz derecede yetkin bir film. Yönetmenine San Sebastian’da, “En İyi Yönetmen” ödülünü kazandıran, ülkemizde de 24. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen ve “FIPRESCI” ödülünü kazanan Innocence, gerek “Alice Harika Diyarındaya” benzerliği, gerek Tarkovsky’nin sinemasını çağrıştırması gerekse de yarattığı benzersiz atmosferle, kaçırılmaması gereken bir film.
Barış Saydam