Ana sayfa 2000'ler 2000 Tillsammans

Tillsammans

1393
0

İskandinavya’nın en çok gelecek vaaden yönetmenlerinden olan Lukas Moodysson, Tillsammans’ta kendi geçmişinden de izlenimlerini filmine aktarmış. Kendi de çocukluğunda annesi ve onun sevgilisiyle bir komün hayatı yaşamış. Bu sayede filmde anlattığı konuya seçtiği arka plana da son derece hakim.

Kendilerine “Tillsammans” (beraber/birlikte) adını veren bu komünde; ateşli bir sosyalist olan Erik, açık bir ilişki yaşamaya karar veren bir çift Goran ve Lena, sürekli tartışan çocuk sahibi olmasına rağmen daha sonra lezbiyen olan Anna ve onun sürekli her şeyi eleştiren kocası Lasse, gay Klass gibi çeşitli karakterlerde insanlar yaşamaktadır. Yıl 1975, yer İsveç’in Stockholm kentidir. Dolayısıyla siyasi açıdan da sosyalizm filmin geneline egemendir. Öyle ki filmin açılışında radyodan Franco’nun öldüğü haberini duyan komündekiler büyük bir sevinç içinde dans etmeye ve eğlenmeye başlıyorlar. Komünlerini kurma amaçları başlangıçta bu düzene karşı çıkmak ve tekrardan doğal bir yaşam ortamı yaratmak.

Komün hayatında ise zamanla kopuşlar baş gösteriyor, amaçları uğruna komüne katılanlar tek tek ayrılıyor. Bir yandan da Elizabeth ve Rolf’un ayrılığı, Stefan ve Eva’nın ergenlik çağı bunalımları, Goran’ın iç dünyasında yaşadığı çatışmalar artarak devam ediyor. Bu şekilde komün hayatı da artık idealler uğruna toplanılan bir yer olmaktan çıkıp, insanların kendilerini iyileştirdiği bir nevi meditasyon evine dönüyor. Burada insanlar kendilerini buluyorlar. Buna en güzel örnekte Rolf’un eve gelişi ve ailesiyle hayatını düzene sokuşu. Rolf’u sırasıyla başka karakterlerde izliyor. Bu şekilde belli kurallarla oturmaktan çok mutluluğu amaç edinmiş bir “tillsammans” grubu ortaya çıkıyor.

Yönetmen Moodysson, bu ilginç komün hayatını arka plana alarak bu sayede hem evli çiftler arasındaki ilişkileri hem ergenlik çağı problemlerini hem de dönemin siyasi havasını anlatıyor. Aynı zamanda “yalnız kalmanın güç vermesinden çok beraber olmanın en iyisi olduğunu” vurguluyor. Moodysson’ın şok edici filmlerine alışık olmamıza rağmen, bu filmi oldukça sıcak ve eğlenceli. Dönemin optimist ruhunu oldukça iyi yansıtmış. İlginç bir film arayanlara tavsiye edilir.

 

Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com

Önceki makaleWay I Spent the End of the World
Sonraki makaleTrain of Life
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here