İki Filistinli genç olan Said ve Khaled çocukluktan beri birlikte büyümüşlerdir. Bir terör örgütünün bünyesinde bulunan iki genç, Tel Aviv’deki bir eylem için suikast bombacısı olarak seçilirler. Hareket etmeden önce ailelerinin yanında son gecelerini geçirirler. Aileleri ile vedalaşmak isterler fakat eylemin son derece gizli olması sebebiyle hiçbirşey söylemeleri mümkün olmaz. Ertesi sabah patlamada kullanılacak bombalar vücutlarına bağlanır ve İsrail sınırından içeri girerler. Fakat operasyon planlandığı gibi gitmez ve iki genç birbirlerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Bu andan sonra kendi kaderlerini kendileri belirleyeceklerdir.
Filistinli asıllı yönetmen Hany Abu Assad’ın apolitik iki araba tamircisi arkadaşın, canlı bomba olma yolunda ilerleyişini anlatan filmi, Londra’daki metro saldırılarının ardından Cambridge Film Festivali programından apar topar çıkarılmasıyla adını duyurmuştu. Ama alması gereken ödülü Berlin Film Vestivali’nde Mavi Melek ödülüyle aldı. Güncel bir trajediyi çok değişik bir bakış açısıyla irdeleyen film eleştirmenler ve izleyicilerden olumlu tepkiler aldı. Bir bireyi intihara götüren süreç sinema sektörünün de her zaman ilgisini çekmiştir. Ama bu filmde işlenen gerçeklik, intihar olgusunu bir adım daha ileri taşıyor ve beraberinde başkalarını, hatta masum insanları da götürmeyi hedefleyen intihar bombacılarının seçilme, eğitilme ve eyleme geçme aşamalarına da ışık tutuyor. Neredeyse hergün haberini izleyip okuduğumuz bir kavramın perde arkasına geçme fırsatını yakalama açısından Paradise Now belki de en iyi fırsatlardan biri.. Konu olarak çok hassas ve sınırda olmasının bilinciyle Abu Assad, zaten yapmaması gereken duygu sömürüsü, yoz siyaset, gereksiz komedi gibi yolların hiçbirisine sapmadan, hikayesini gayet ölçülü ve sade bir şekilde aktarmayı başarıyor.
Paradise Now, temel aldığı intihar bombacıları öyküsünün derinlerine inip, tercih, intikam, mantık gibi kavramları da sorgulamayı ihmal etmiyor. Zaten bunların sorgulanmaması film için büyük bir kayıp olurdu. Bu muhasebeyi yaparken elinde Said (Kais Nashef) ve Khaled (Ali Suliman) gibi iki benzer-benzemez karakter yelpazesini de kullanmayı ihmal etmiyor. Artık hikaye onlara, onlar hikayeye muhtaç oluyorlar. Khaled’in işin ciddiyetini idrak sorunuyla kendini film yıldızı gibi görmesini, Said’in sorgulayıcı ve endişeli tutumu dengeliyor. Seçildikleri güne kadar politika ve dini bir yaşam biçimi olarak asla görmemiş bu iki karakterin kendilerini bir anda olayın merkezinde bulmaları filme traji-komik bir hava katmıyor değil. Özellikle yemin sahnesi, komik ve bir o kadar da hüzünlü. Finalin etkisinden çabucak sıyrılmak ise o kadar kolay değil.
Yönetmen Abu Assad, bize bombacılar ve yaşadıkları ruh halinin yanında, filmde görmeyi umduğumuz perde arkası ayrıntıları da ustaca göstermiş. Bombacıları öfkeden çılgına dönmüş, deli, kötü kalpli göstermek yerine insani yönlerini ön plana çıkarmış olmasından başka, yemin ederek ölüme giden bombacıların ve muhbirlerin itiraflarının yeraldığı video kasetlerin halk tarafından ne kadar popüler olduğuna da değinmiş. Öyle ki bu videolar en çok satın alınan ve kiralanan videolarmış. Öte yandan filmde verilmek istenen mesaj da son derece anlamlı. İsrail’in politik sömürü ve rüşvetle satın aldığı yüzlerce muhbirin sebep olduğu kaos nerede duruyorsa, intikam için Filistinli bombacıların masumları hiçe sayması da aynı yerde duruyor. İsrail barış için Filistinlilerin eylemlerinin durması gerektiğine inanıyor olsa da hiç kimse işgal altında yaşamak istemez. Bu içinden çıkılması zor bir ikilem. Ama Abu Assad’a göre iki tarafta eninde sonunda aynı topraklarda yaşamayı öğrenecek. Bunu günümüzün en güçlü lisanlarından biriyle, sinema ile anlatmaya çalışıyor. Tıpkı 2002 yılı yapımı Ford Transit adlı belgeseliyle yaptığı gibi.. İsrail ordusundan bir anlaşma uyarınca Filistin’e geçen Ford marka araba, canlı bomba hayranı Recai’nin farklı düşüncelere sahip farklı gruplardan oluşan yolcularının gözüyle ikilemini gözler önüne seriyordu.
Dilemma, yani ikilem Paradise Now filminin iki başrol oyuncusunun her yerine sinmiş durumda. Özellikle de Said’in dilemmaları… Said’in Filistin halkının kahramanı Ebu Gazzam’ın Avrupa görmüş kızı Suha (Lubna Azabal) ile ilişkisindeki ikilem, yine Said’in muhbir babasından dolayı ödemek zorunda hissettiği bedel yüzünden yaşadığı ikilem Said’e, bunun yanında oyuncu Kais Nashef’e büyük sorumluluk yüklüyor. Oyuncu ise duru ve ölçülü oyunuyla bu sorumluluğun hakkını başarıyla veriyor. Görüntülerin akıcılığı ve doğallığı, yönetmen tarafından belli ölçülerde bir estetik kaygı da taşıdığı anlamına geliyor. Karakterlerin yaşadığı ruhsal ve fiziksel değişimin doğru şekilde yansıtılabilmesi için bu estetik kaygı film için son derece uygun. Paradise Now, hatta sözü edilen Ford Transit, başta farklı sinema tadı arayanlar olmak üzere tüm sinemaseverlerin izlemesi gereken, pırıl pırıl bir film. Hani Abu Assad ise takip edilmesi gereken pırıl pırıl bir yönetmen.
Osman Danacıoğlu
odanac@gmail.com