“Chabrol-Rohmer buluşması” diye anılan ve böylesi ilgi çekici bir tanıtım cümlesiyle dikkatleri üzerine çeken Summer ’04, sanırım film tanıtımlarına aldanmamız gerektiğini gösteren en iyi örneklerden biriydi. Fransız Yeni Dalgası içinde başladıkları yolculukta daha sonra farklı yönlere gitmeyi tercih eden bu iki usta yönetmenin filmleri nerede, bu film nerede… Gerçekten büyük bir umutla gitmeme rağmen, sinema salonundan hüsranla ayrıldığımı söyleyebilirim. Festival programındaki diğer Alman filmi Pingpong gibi bu filmde, toplumdan uzakta doğayla iç içe yaşayan çağdaş Alman ailesini merkezine alıyordu. Sessiz ve sakin yaşamlarını sürdüren ailenin, Amerika’dan gelen Bill ile tanışmalarıyla yaşamları ilginçleşiyor ve bu tanışmadan sonra aile trajik bir şekilde çözülüyordu. Hoş, ben trajik dedim ama olayın trajikliği kişiden kişiye değişebilir tabi. Zira filmdeki aile, bütün olan biteni hiçbir şey olmamış gibi soğukkanlılıkla kabul etti. Bu da onların kendi sosyal ve kültürel yaşantılarıyla alakalı olsa gerek.
Ne Eric Rohmer’in Ahlaki Öyküler adını verdiği serisindeki etik değerleri sorgulayışından filmde eser vardı, ne de Claude Chabrol sinemasının insan ilişkilerini mercek altına alan, yer yer eleştirel yer yerde gerilim unsurlarını içinde barındıran şaşırtıcı yapısından izler vardı. Basbayağı sıkıcı ve gereksiz bir filmdi. Ağır temposunu ve yavan anlatımını geçtim, ele aldığı bireylerin içsel değişimlerini ve gelişimlerini bile seyirciye üstün körü bir bakış açısıyla yansıtıyordu. Bütün bu saydığım özellikleriyle Summer ’04 festivalin en balon filmlerinden biriydi.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com