Lars Von Trier’in sinema okuluna girişi ve okulda yaşadıklarını anlatan, biyografi özelliğinin yanında o dönemin sinema dünyasına ait ipuçları veren bir film. Şans eseri okula girebilmiş, yine şans eseri okuldaki eğitimine devam edebilmiş olması Trier sinemasıyla ilgili önemli değiniler sayılmazlar aslında; asıl ilgi çekici olan, onun sinemadaki devrimci tavrının ne kadar uysalca geliştiğini izlemekti. Katı hocalarının tepki gösterdiği çalışmalarını inatla sürdürüşü ama bunu hırsla hareket eden diğer sınıf arkadaşlarından çok daha sessiz gerçekleştirişi, en sonunda staj şansı elde edişi… Film setinde olup bitenleri gözlemleme şansını yakalar böylece, her şeyi inceler. Hikâyenin ve filmdeki oluşturulmuş Erik Nietzsche karakterinin doğruluğunun derecesini bilmemek hoşuma gitmedi benim, Lars Von Trier’in bu filmle ilgili ne düşündüğünü öğrenmeyi çok isterdim işte bu yüzden. Onun yaratıcı kafasından çıkanların filmde anlatıldığından daha fazlası olduğu anlaşılıyor. Yine de böyle bir yönetmenin gençliğini anlatmaya kalkışmak hiç kolay görünmüyor, bu işin altından kalkabildiğinden emin olamadığım ve kafamda şüpheler bırakmış bir filmdi.
Temmuz S. Gürbüz
temmuzsr@gmail.com