Reklam dünyasına bir taşlama. Frederic Beigbeder’in kitabından uyarlanan filmin ana karakteri, Octave isminde kariyer sahibi, pazarlama dünyasını iyi tanıyan ve uyuşturucu bağımlısı bir reklamcı. Filmin başlarında onun ağzından reklamcılığın iç yüzünü alaycı bir tavırla kısaca dinliyoruz. Octave’ın yaşamına dalıyoruz ardından. Reklamcılığın tüm kirli noktalarının yer bulduğu bir yaşam onunki, ama bu noktaların varlığından rahatsız olmayarak, onları kullanarak istediklerini elde etmiş bir adam. Her şeyin hakimi havasında, insanlara her şeyi satabileceğine inanan reklam babalarının bir işçisidir aslında Octave. Bunu fark ederek içinde yer aldığı camiayı eleştirecek gücü buluyor ve olaylar gelişiyor. Dünya düzeninin reklam üzerinden döndüğünü iddia edecek kadar ileri giden bir film olmuş. Eleştiriyi yaparken, eleştirdiği camianın öğelerine o kadar çok yer vermiş ki bu öğelerin eleştiri amacına hizmet edip etmediklerinden emin olamayacak duruma geldim izlerken. Bu sadece beni rahatsız etmiş de olabilir; reklam işinden ciddi para kazanan insanların bu film hakkında nasıl yorumlar yapacaklarını duymak isterdim. Rahatsız oldular mı? Kitap, yazıldığı dönemde bu kesimin tepkisini çekmiş. Film için de aynı durum geçerli oldu mu bilemiyorum ama hızlı, heyecanlı ve sürükleyici yapısıyla izlemesi çok keyifli bir film olduğunu söyleyebilirim. Jenerik akmaya başlayınca filmin bittiğini sanıp hemen çıkanlar alternatif sonu kaçırmış oldular. Aslında 2 farklı son olduğu söylenemezdi, çünkü bağlantılıydılar. 2. son, fantastik ve uçarı olduğu için filmin gidişatına pek uyumlu değildi ama yine de bütün bu oyunları kullanmayı iyi bilen bir yönetmenin elinden çıkmış bir film 99 Francs.
Temmuz S. Gürbüz
temmuzsr@gmail.com