Henri Colpi’nin filmi Long Absence ile birlikte 1961 yılında Altın Palmiye’yi ortaklaşa alan Viridiana, aynı zamanda İspanya’da yasaklanan ve Papa tarafından da aforoz edilen, verdiği mesajlarla pek çok kesimin de tepkisini çeken bir Luis Bunuel klasiğidir. Yönetmen filmde kendini Tanrı’ya adamış bir rahibe olan Viridiana’nın, eniştesine ziyareti sonrasında gelişen olayları anlatır. Tanrı’ya inanmak dışında hiçbir gayesi olmayan, iyiliksever Viridiana’nın başına gelen olaylardan sonra eleştiri ekseni Hristiyanlık’a ve burjuvaziye doğru kayar. Hatta yönetmen Leonardo Da Vinci’nin Son Yemek isimli eserini bile kendine göre yorumlamaktan geri durmaz.
Yetim Viridiana kiliseden ilk kez dışarıya çıkar ve kafasındaki her şey allak bullak olur. Eniştesinin evinde tuhaf bir ilişkinin objesi olurken, beklenmedik şekilde gelişen olaylardan sonra ise yanında getirdiği Katolik ritüellerini bir kenara bırakır. Ve dışarıdaki gerçek dünyayla yüzleşir. Fakat Dünya onun hayal ettiği gibi bir yer değildir. İşte bu aşamada Hristiyanlık’ın belli başlı kaideleri ters yüz edilmeye başlar. Viridiana’nın insanlara iyilik etmesine karşın çevresindeki bütün insanlar ona nankörlük eder. Viridiana insanın kötücül yanıyla tanışır. Bu da insanın akli bir varlık olmadığının en açık örneğidir. Burada da, insanı akli sınırlar içinde değerlendiren din kavramına da eleştirellik söz konusudur.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com