Noel, Fransız filmlerinde bir komedi malzemesi olarak kullanılır sık sık ve neredeyse komedi türünde bir alt tür, bir gelenek hâlini alır. Bu türün en önemli filmi de şüphesiz Le Pére Noél est une Ordure (1982)’dir. Sıkıcı bir ritüel şeklinde başlayan Noel, film ilerledikçe bir grup insanın gittikçe absürdleşen hikâyesinin de merkezi noktası olur. Noel’i güldürü unsuru olarak kullanan Fransız komedilerinin aksine, İskandinav filmlerinde ise Noel hayatın içinde yer alan “trajikomik” durumları bizlere hatırlatır. Herkesin evinde, Noel ağacının yanında, masada birlikte yemek yediği ve mutlu bir aile tablosu çizdiği klasik bir yılbaşı gecesi, İskandinav filmlerinde çoğu zaman tersyüz edilir. Birileri içerideyken, her zaman dışarıda da birilerinin kaldığı hatırlatılır. Kimi zaman bir evsiz, kimi zaman ülkeye yasadışı yollara girmiş bir göçmen, kimi zaman da yalnız olduğu için geceyi bir barda içerek geçiren mutsuz insan görüntüleri sık sık ekrana yansır.
Bent Hamer’in bir Noel günü birbirinden farklı pek çok insanın yaşadığı olayları anlattığı Yeni Yıl (Hjem Til Jul, 2010) filmi de bu çizgiyi takip ederek, acı-tatlı insan hikâyeleri anlatır ve özünde yaşama ve insan olma hâline değinir. Norveç’in küçük bir kasabasında birbirinden farklı durumlarda kalan karakterlerin çıkmazları, genel olarak hayatın çıkmazlarına göndermede bulunur. Kuzey Işıkları altında kimileri yılbaşı günü yeni bir başlangıç yapma şansı elde eder; kimilerinin ise yolculukları ölümle sonuçlanır. Yönetmen hayat ve ölüm arasındaki ilişkiyi etkileyici öykülerle beyazperdeye taşırken, bu öykülerin çevresini de birbirine tezat oluşturan ama aynı zamanda da birbirini tamamlayan duygulardan oluşturur. Bu açıdan, filmde çaresizlik, tükenmişlik, yalnızlık kadar umut ve aşk da eşit derecede önem kazanır.
Hayatın acı-tatlı yönlerini merkezine alarak, trajikomik bir mizah anlayışı üzerinden kurduğu anlatım diliyle kendine has bir sinema yaratan Bent Hamer, son filminde de tıpkı Yumurtalar (Eggs, 1995), Mutfak Hikâyeleri (Salmer Fra Kjokkenet, 2003) ve O’Horten (2007) filmlerinde olduğu gibi basit ama bir o kadar da dokunaklı bir yapıma imza atar. Hamer, bir yandan Frank Capra’nın Şahane Hayat (It’s a Wonderful Life, 1946) filmindekine benzer şekilde Noel’i bütün sıcaklığı ve mucizeleriyle masalsılaştırır; diğer yandan da Noel’i Kieslowski’nin Dekalog 3 (1989) filmindeki gibi arayışın başladığı nokta olarak imler. Dekalog 3’de içerideki mutlu tabloya tezat oluşturan dışarıdaki mutsuz kadının arayışına benzer bir arayış Yeni Yıl filmindeki karakterler için de sözkonusudur.
Özetle, Bent Hamer sevenler kaçırmasın…
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com