Ana sayfa 2010'lar 2011 Headshot

Headshot

1324
0
Pen-Ek Ratanaruang, Beyninden Vurulmuş isimli son filminde Wim Lyovarin’in kitabından özgün bir uyarlamayla kara film türüne geri dönüş yapıyor. İyi bir polisken sonrasında tetikçiye dönüşen bir adamın hikâyesini anlatan yönetmen, oldukça klişe bir öyküden alameti farikası sayılabilecek temaları olan yabancılaşma, iletişimsizlik ve kimlik bunalımı gibi meselelerle filmi hem kendi filmografisiyle bağlantılandırıyor hem de deneysel anlatımıyla türün kalıplarını esnetmeyi başarıyor.
Yönetmenin çıkış yapmasını sağlayan 69 filmindekine benzer bir işleyişi var Beyninden Vurulmuş filminin. 69’da, büyük bir finans firmasının sekreteri olan Tum, işsiz kaldıktan sonra para dolu bir kutu bulur; kısa süre sonra bu kutunun mafyaya ait olduğu ortaya çıkar ve kovalamaca başlardı. Filmde Tum’un hayatının altüst olmasına neden olan şey, kapı numarası olan 6’nın baş aşağı dönünce 9’a dönüşmesi ve gangsterlerin bu nedenle teslimatı yanlış yere yapmalarıydı. Beyninden Vurulmuş da ise, Tul üç ay komada kaldıktan sonra tüm dünyayı baş aşağı görmeye başlıyor ve bu bakış aynı zamanda bir polisten tetikçiye dönüşmesini de beraberinde getiriyor. Fiziksel travma, içsel travmaya ve kimlik bunalımına sebep oluyor.
Ratanaruang’ın son filmi daha önce çektiği 69, Hayalet Dalgalar ve Ploy’un bir birleşimi gibi: Mevcut kara film hikâyelerine benzer bir hikâye, gerçekle düş arası gidip gelen ve geri dönüşlerle anlatılan bir olay örgüsü, inanılmaz stilize ama aynı derecede minimal bir estetik algı ve kadraj gerisinde sürekli alttan alta işleyen Hitchcockvari bir gerilim…  Çok rasgele, dağınık ve muğlakmış gibi görünen filmin kurmaca evreni, Ratanaruang tarafından titizlikle kuruluyor ve bu sayede film, yönetmenin neredeyse fetişistçe üzerine gittiği kimlik meselesini, hikâyesi ve estetiğiyle de kendi varoluşu içerisinde sorgulama imkânı buluyor.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com
Önceki makaleDear Wendy
Sonraki makaleBAFTA Adayları Açıklandı
1983, İstanbul doğumlu. Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü'nde yaptı. Altyazı dergisinde sinema eleştirileri yazmaya başladı. 2008’de Avrupa Sineması isimli web sitesini kurdu. 2011-2014 yılları arasında Hayal Perdesi dergisinde web sitesi editörlüğü yaptı ve derginin yayın kurulunda görev aldı. TÜRVAK bünyesinde çıkartılan Cine Belge isimli derginin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 2012’den beri Sinematek Derneği’nde Film Analizi dersi veriyor. 2013-2019 yılları arasında Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesinde koordinatör yardımcılığı ve içerik editörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde ders verdi. 2018-2021 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) genel sekreterliğini üstlendi. Ayrıca Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam(2011), Sinemada Tarih Yazımı (2015), Erol Ağakay: Yeşilçam’a Adanmış Bir Hayat (2015), Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı Yılmaz Güney (2015)- Burçak Evren'le ortak-, Karanlıkta Işığı Yakalamak: Ahmet Uluçay Derlemesi (2016), Aytekin Çakmakçı: Güneşe Lamba Yakan Adam (2019), Osmanlı’da Sinematografın Yolculuğu (1895-1923) [2020], Derviş Zaim Sinemasına Tersten Bakmak (2021) – Tuba Deniz’le ortak-, Orta Doğu Sinemaları (2021) – Mehmet Öztürk’le ortak-, Türkiye’de Sanat Sineması (2022) isimli kitapları da bulunuyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here