Jean Dubuffet – Le Vizir
Paterson’un film boyunca ekranda akan şiirlerine gelirsek, izleyiciler bu şiirleri pek matah bulmamış olsa da, filmin benim için asıl anlamı işte tam burada, Otobüs Şoförünün Şairliği meselesinde yatıyor. Hatta buna karısının ürün tasarımları, müziğe yatkınlığı, köpek portresi ressamlığı da dahil. Bunu Profesyonelleşmemiş Sanat Yaratımı olarak adlandırabiliriz. Ancak terminolojide tabii ki yeri var, hem de 1948 yılından beri, “Art Brut/Ham Sanat”. Filmde de adı geçen Jean Dubuffet’in kurucuları arasında olduğu bu akımın amacı kendi kendini yetiştirenlerin, meşhur olmayanların, mahpusların ve ruh hastalarının ürünlerini ortaya çıkarmaktır. (Tanım Wikipedia’dan.) Filmde de başka hayatlardan, mesleklerden gelen ancak bir şekilde içindeki yaratımı ortaya koyarak ürünlerini halka mal etmiş isimlerden söz edildiğini göreceksiniz. Paterson’da beni kalbimden vuran, her insanın içine bu sanatçı potansiyelini yerleştiren, bunun mümkün olduğunu dünyaya haykıran Art Brut akımının filmin bütününe yedirilmişliği oldu. Çünkü Paterson’dan pay biçersek, tıpkı şiir gibi, sanat, hangi alt dalıyla olursa olsun bu birbirinin aynı günlerden oluşan hayatta nefes almamızı sağlayan belki de tek şey.
Güzin Tanyeri Işık
guzintanyeri@gmail.com