Nordkraft, daha önce Per Fly’ın Arven ve Baenken filmlerinin teknik ekibinde de görev almış olan Ole Christian Madsen’in, Jakob Ejersbo’nun aynı isimli romanından uyarladığı son filmi. Yüzlerce restorana sahip olduğu için, “Kuzey Avrupa’nın Parisi” olarak adlandırılan Aalborg’da geçen film, bir junkie filmi. Nordkraft, ilk olarak akla Trainspotting ve Spun gibi “junkie” filmlerini getirse de kamera kullanımı olarak Requiem for a Dream’e daha yakın bir yerde duruyor. Filmde kamera çok hareketli, birden bire açılar değişebiliyor. Kuş bakışı bir çekimden, karakterin arkasına, oradan 180 derecelik bir açıyla tekrar yakın çekime geçebiliyor.
“Jutland’da yaşayan dul bir uyuşturucu satıcısıyım. Adet dönemindeyim. Bu yüzden karnım ağrıyor ve midem bulanıyor.” (Maria)
Film böylesine ilginç bir anlatımla başlıyor. Önce teker teker karakterleri tanıyoruz. İlk gördüğümüz karakterler uyuşturucu satıcısı Asger ve onun kuryelik yapan kız arkadaşı Maria. Daha sonra sırayla, dış görünüşü ve karakteri Sin City’deki Marv’ı çağrıştıran Allan, uyuşturucu müptelası Stesto ve garip kız arkadaşı Tilda’yı tanıyoruz. Bunlara bir de Özcan Deniz bozması Hüseyin adlı göçmen karakter ekleniyor. Film, bu karakterlerin kişisel trajedilerini anlatıyor. Anlatımını, oldukça hareketli ve dinamik bir kamera kullanımının yanında, tekno, elektronik ve alternatif rock gibi geniş bir skalaya yayılan harika müzikleri de kullanarak zenginleştiriyor. Özellikle kamera kullanımıyla diğer adı geçen filmlerden farklılık gösteriyor. Filmi izlerken başınız dönüyor, sersemliyorsunuz.
Uyuşturucunun etkisiyle havalara uçuşan junkielerin gördükleri halüsinasyonlar, gittikçe yükselen bir tempo, sesi sürekli artarak devam eden ve anlatımda etkin bir yer kaplayan müzikler kendinizi kaybetmenize neden oluyor.
Anlatım yapısına baktığımızda ise son dönem İskandinav filmlerinden, Dagur Kari’nin yönettiği Voksne Mennesker’e benziyor. Onda da önce karakterler sırayla tanıtılıp daha sonra ortak bir payda da birleştirilmeye çalışılıyordu. Fakat o filmdeki karakterlerin anlatımının dengesizliği ve kurgudaki kopukluklar, Nordkraft’ta da mevcut. Karakterler ve hikayeler bir türlü iç içe geçemiyor, sürekli birbirlerini ıskalıyorlar. Tek ortak noktaları uyuşturucu kullanmaları. Maria, Asger’e aşık olduğu için uyuşturucuya bağımlı olmuş, Allan geçirdiği kazadan sonra kendine bir türlü gelememiş. Stesto ise tam bir müptela. “Ben bir müptelayım, kullanmadığım kalmadı. Valyum, LSD, kola, eroin, methadon, afyon, rohipnol, morfin, meskalin, amfetamin, haşhaş, ot, esrar vs.” (Steso) Onun durumu bu yüzden diğerlerinden biraz daha farklı. Fakat aralarındaki en felsefik ve eğlenceli sözler söyleyen eleman da yine Stesto. Kız arkadaşına ilişkiyi şöyle açıklıyor; “İlk olarak oral evreyi yaşarsın, sonra anal evreyi ve en sonunda banal evre vardır.” İskandinavların kendi özgü mizah anlayışı bu filmde de kendini hissettiriyor.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com