“Dişi erkekten, yumuşak sertten, su taştan daha güçlüdür!” sözleriyle açılan Oyuncak Ayı, elbette ki göreceli bakış açısıyla bu iki cinsiyet arasındaki ilişkiler üzerine genelleme yapmaya kaçmadan kişisel meselelere parmak basıyor. Çoğunluğunu kadın izleyicilerin oluşturduğu gösterim, yukarıdaki söz sayesinde bana biraz da popülizm yapmış gibi gelmedi değil. Son parasıyla da galeri açmış olan Jirka, başarılı ve yakışıklı doktor Roman ve son derece ciddi bir beyefendi olan Ivan ve bu erkeklerin karılarıyla olan ilişkilerinde düştükleri açmazları konu eden film, kendi içinde yarattığı durum komedileriyle de süslenmekten eksik kalmamış. Karısını aldatan Roman’ın basit bahaneler ardına saklanma çabasını izlerken, bir yandan da Roman’ın anne babası hakkında tahmin bile etmeyeceği gerçeklerin su yüzüne çıkmasıyla “Bu oğlan kime çekti?” gibi naif sorulara soğuk ve ayrımcılığa teğet geçen bakışlar atıyoruz. Ama yönetmen Jan Hrebejk’in niyeti erkekler kötüdür’den ziyade, kadınları elinden geldiği kadar yüceltmek. Kendisini aldatan karısının, öncekiler gibi yine kendisinden olmayan 3. çocuğuna hamile olduğunu öğrenen politikacı Ivan bile siyasi bir bakış açısıyla bu durumu kabulleniyor ve mutluluğu başka yerde bulamayacağının bilincinde karısına daha sıkı sarılıyor. Bu filmi belki bir kadın yönetmen çekseydi ortaya çok daha farklı bir sonuç çıkabilirdi, diye düşünüyorum. Şu hâliyle, hayatın içinden alelade 3 erkek ve 3 kadının öykülerini bize yansıtmaktan çok da ileriye gidememiş gibi görünüyor. Mizahı ve dramasında hiçbir risk alınmadan çekilmiş bir öğleden sonra filmi Oyuncak Ayı.
Melih Tumen