Ademir Kenovic’in Bosna Savaşı sırasında, Boşnakların yaşamlarını anlattığı Savrseni Krug; savaş zamanında bile değişmeyen insanlık hallerine ayna tutuyor. Savaş yüzünden karısını ve kızını Saraybosna’ya gönderen Hamza’nın eve döndüğünde bulduğu iki yetim çocukla hayata yeniden bağlanmasıyla gelişen hikaye; ağırlıklı olarak çocukların gözünden savaşın insanlar üzerinde açtığı yaralara kamerasını uzatıyor. Etraflarında patlayan bombalara, havada uçuşan mermilere ve her gün ölen yakınlarına karşı; evlerini kaybeden, soğukta sığınacak yer arayan, aç susuz insanların inadına hayata tutunmaya çalışmaları büyük bir azim örneği. Emir Kusturica gibi Balkan insanının yaşadığı acıları duyarlı ve nükteli bir sinema diliyle anlatan Kenovic, kimi zaman da son derece şiirsel diyaloglarla filmini zenginleştiriyor. Savaş zamanında harabeye dönen kentin köşe kapmaca oynamaya zorlanan sakinleri izleyicilere hayat dersi verirken, yaşam çemberi de bazılarını içine alıyor bazılarını da dışarıda bırakıyor. Savrseni Krug; karanlık bir zamandan aydınlık bir hikaye anlatıyor. Ne çok duygusal ne de gereğinden fazla kurgusal. Gerçekçi ve etkileyici. İnsanın derisinin altına nüfuz etmeyi başaracak ölçüde de sarsıcı.
Barış Saydam
bar_saydam@hotmail.com